Çanak yalayan, sadaka alan, Efes Pilsen'in şişesine tutsak olan tiyatrocular, birbirini yemeği sürdürüyorlar!...
Hiçbir toplumsal tasarımı olmayan, ezilenlerin evrenine renk getirmeyen, dünyanın değişebilir olduğunu duyumsatmayan, faşizme hizmet eden tiyatrocular, birbirini yemeği sürdürüyorlar!...
Rüzgar nereden esiyorsa ona göre eğilip bükülen, sağcıyla sağcı ve solcuyla solcu olan pragmatist tiyatrocular, birbirini yemeği sürdürüyorlar!...
Zaman gazetesinden aktarıyoruz:
Emre Kınay: Müjdat Gezen, Kurtlar Vadisi'ni çok izliyor galiba!
Abdullah Kılıç
Tiyatro camiası Emre Kınay ile Müjdat Gezen arasındaki polemiği konuşuyor. Kınay, Kültür Bakanlığı’nın özel tiyatrolara ödenek dağıtırken adil davranmadığını söylüyor. En fazla yardımı alan Gezen ise Kınay’a “Aba altından sopa gösteriyor.”
Tiyatro dünyası son günlerde Müjdat Gezen ile Emre Kınay arasındaki polemiği konuşuyor. Emre Kınay, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Ali Poyrazoğlu’nun ödenek dağıtımında, Kültür Bakanlığı’nın oluşturduğu komisyonda etkili olduğunu söylemiş ve bu ödeneklerin adil dağıtılmadığını iddia etmişti. Gezen ile Kınay arasındaki söz düellosu, Müjdat Gezen’in son açıklamalarıyla daha da sertleşti. “Onun yerinde olsaydım, beni karşıma değil yanıma alırdım.” diyerek Emre Kınay’a aba altından sopa gösteren Gezen’e, Kınay’ın cevabı gecikmedi: “Müjdat Gezen, Kurtlar Vadisi’ni seyrediyor galiba, çok dizi izlemesin! Bugüne kadar sırtımı kimseye dayayarak tiyatro yapmadım, bundan sonra da yapmayacağım. 20 yıldır devletten yardım alanlara bakın, hep aynı isimler. Kültür Bakanlığı’nın özel tiyatrolara yaptığı yardımın neye göre belirlendiğini sormak hakkım. Arı kovanına çomak soktuğum için birilerinin hedefi oldum. Ama yılmayacağım.”
“O çocuğu hiç tanımıyorum! Tiyatrocu mu, değil mi onu bile bilmiyorum.” diyen Müjdat Gezen’e, “Herkes kimin ne olduğunu biliyor.” şeklinde cevap veren Emre Kınay, “Ama ben pabuç bırakmam. Kimseyi önüme, arkama almak istemiyorum. Hiç öyle bir derdim de talebim de olmaz. Tiyatro yapmak için yan yana yürümeye razıyım. Birlikte tiyatro yaparak ilerlemek istiyorum.” diyor.
Arı kovanına da çomak soktuğu için eleştirildiğini düşünen Kınay, “Bir şey söylesin artık birileri. Herkes masanın etrafında çayını demleyip içerken birbirine bunları anlatıyor zaten. Birileri evini satmış, sonra gitmiş bir bina almış. Bu binanın bir katını tiyatro yapmış, gerisini kiraya vermiş, diyor. Biliyor herkes kimin ne olduğunu. Ben herkesi dürüstlüğe davet ediyorum.” şeklinde konuşuyor.
“Bakanlıktan yardım alamadığınız için mi bunları konuşuyorsunuz?” şeklindeki soruyu, “Yardım değil destek istiyoruz. Tiyatrom olmadan önce de bunları söylüyordum. İnanmayan gazete arşivlerine baksın.” diyerek cevaplandıran Kınay, kendisinin yardım alsa bile bunları konuşacağını belirtiyor. Özel tiyatrolara yapılan yardımlarda bal tutan parmağını yalar anlayışının hakim olduğunu savunan Kınay, şunları söylüyor: “Bal tutanın arkadaşıysanız siz de faydalanıyorsunuz. Bu çok açık. Bu tartışmanın sebebi de devletin hiç önemsemediği bir alana başından def’i bela kabilinden ulufe dağıtması. Yani sus payı veriyor. Birileri de susarak bunu kabul ediyor.”
***
Devlet yardımı bıraksın, tiyatro yapsın
“Devlet yardımından faydalanamayınca DT sahnelerinden de yararlanamıyorsunuz. Benim hezeyanım buradan başlıyor. Birilerinin sandığı gibi para alamadığım için değil ve zincirleme olarak devam ediyor. Çünkü bakanlığın onaylamadığı bir tiyatro oluyorsunuz. 40 yıldan beri devam eden iki tiyatro var. Dostlar ve Kenter. İkisi de sinek avlamıyor, kapalı gişe gidiyor. Biri 40 bin, diğeri 92 bin alıyor. Buna karşılık önceki sene kendi binasında faaliyet gösteren iki prodüksiyon yapan, prodüksiyonlardan birini mezun ettiği öğrencilerle, diğerini de profesyonel oyuncularla yapan bir tiyatro da 82 bin lira alıyor. Ben de o zaman soruyorum. Yonca Erkal’a hangi sebeple 40, Kenter Tiyatrosu’na hangi sebeple 92, Müjdat Gezen’e hangi sebeple 82 bin YTL verdiniz? Devletin yapması gereken şeyleri yapan bana neden sıfır? Bu soru çok açık değil mi? Bunu kim belirliyor? Benim teklifim şu: Bakanlık, özel tiyatrolara para vereceği yerde İstanbul’a tiyatro açsın. 2 trilyon ile yılda iki, 10 yılda 20 tiyatro gibi tiyatrosu olur İstanbul’un. O zaman önerim şu; salon yapsın, destek olmasın. Bizim rahatlıkla paylaşabileceğimiz salonlar yaptırsın.”
Emre Kınay kim mi?
Emre Kınay’ı tiyatroseverler tanır. 18-19 yıldır bu işi yapıyorum. İş diyorum; çünkü benim işim oyun. Hocam Zeliha Berksoy. Bakırköy Devlet Tiyatroları’nın çocuk ve gençlik kulüplerinin kuruluşunun ayaklarından biri benim. Oradan mezun olan çocuklar daha sonra konservatuvardan eğitim alıp meslektaşlarım oldular. Gençleri tiyatroya kazandırmak gibi bir derdim var. Ustalık iddiam yok, tiyatroda ustalık uzun yıllardan sonra oluşacak bir şey. Bu deneyim paylaşmak olarak açıklanabilir. Bu deneyimi paylaşarak, kötü örneğin örnek teşkil etmeyeceğini söyleyerek, önceki kuşağın sonraki kuşağı kötülemeden yol göstermesini sağlamaya çalışıyorum. Bu ülkede tiyatro yapmak bir misyon. Belden aşağı tiyatro yapmıyorsan tabii.
tıkla: Zaman