16 Eylül 2007 Pazar

Orhan Aydın, arınıyor!...

Oyun'un notu: Yanıt verilecek!...

(tiyatrom'da yayımlanmayacağına emin olduğumuzdan, yanıtımızı kendi sitelerimizde yayımlayacağız!...)



Orhan Aydın


Değerli okur,
Aşağıda okuyacağınız yazı, TİYATRAL dergisi için,
Ağustos 2007 de (Ağustos 2007'de - Oyun) kaleme alındı ve 1 eylül günü aynı dergide yayımlandı.


Arınma..


Paslı çiviyi, keseri tersinden tutarak çıkarmaya çalışıyoruz.

Birileri istiyor bunu. Tiyatro dünyasında bir alt-üst oluştur gidiyor.

Eline kalem alan yada herhangi bir konuda fikir beyan eyleyen yazıcılar, birbirlerinin kuyusunu kazmakla başlıyorlar işe.

Polemik, dedikodu, çamur atmak, yalan beyanlar, iş bilmezlik, bilgi eksikliği temel hastalıklarımız için birkaç örnek.

Sanal ortamdaki sitelerini adeta silah olarak kullanan ve kendileri dışında tüm tiyatro dünyasına küfür eden aymazlıklar yaşanıyor. Bu zatlar, tiyatro için hiçbir şey üretmeden yapıyorlar bunu.

Sap ile saman birbirine karışmış durumda.

Tiyatro, birbirlerini yiyip bitirmek isteyen insanların at oynattığı bir alan oldu. Hiçbir arkadaşımızın çıkıp; “ne oluyor arkadaşlar, neler oluyor, neden ?” diye sormaması bu alandaki boşluğun büyüyerek genişlemesine olanak tanıyor.

26 Mart AKM eylemi ile ortaya çıkan Karanlığa Karşı Sanat Cephesi’ne saldırmayı marifet sayarak güç toplamaya çalışan bu karşıtlığın, taraf bulmak için anlamsız kampanyalar düzenleyerek yol almak istediklerini birlikte yaşıyoruz. Tiyatro ustalarına, yaratıcılarına, emekçilerine saldırmayı görev edinmiş nasyonal sosyalistler türediler.

Karşı bildiriyi anlamayacak kadar cahil sistem yarasaları ortaya çıktı ve büyük bir zavallılık örneği göstererek bunun üstünden mesleğimize saldırdılar.

Düzeysizliğe yanıt vermemek için sustukça, saldırılar anlamsız boyutlara erişti. Artık alanda küfür, ”çanak yalama” tanımlamaları ile tam anlamıyla alçaldı. Yanıt yazılarına bile saygısızca karşılık veren bu kalemşorların hesaplarını bozmak gerektiği açıktır.

Bir yaratıcılık alanı ancak böyle aşağı çekilebilir. Tamda (tam da - Oyun) sistemin istemleri doğrultusunda cengaverlik yaparak yani.

Birbirlerine karşı saygısız, sorumsuz insanlar gurubunun (grubunun - Oyun) bir arada yaşamaları olası mı? Elbette hayır. Bir arada yaşamasını beceremeyen insanların, insanlık adına sanat üretmeleri olası mı? Bir kocaman hayır daha.

Yazılanlara ve söylenenlere karşı; “hoş görülü olmak” ("hoşgörülü olmak" - Oyun) gibi teslimiyetçi, uzlaşıcı bir zihniyet dolanıyor ortalarda ve bu temelsizlik, saldırıların yoğunlaşmasına zemin hazırlıyor. Yaratıcılar sustukça “söyleyecek şeyi yok, nasıl konuşsun” diyerek sistem bekçilikleri yapılıyor. Taraftarlar oluşturuluyor. Kulislerde dedikodu pazarları kuruluyor. Mesleğimizde ahlak, ayaklar altına alınmıştır. Alan, birkaç bildik çıkar ilişkisi içindeki ismin, dudakları arasından çıkan sözcüklerin esiri olmuştur. Türkiye tiyatrosunun hak ettiği bu değildir. Olmamalıdır.

Dünyanın hiçbir ülkesinde yaşanmayan bu seviyesizlik son bulmalıdır. (...)

tıkla