9 Ağustos 2007 Perşembe

İstanbul-Erbil hattında tiyatro yolculuğu

Aydın Orak


Türkiye’den bakıldığında, orayı görmeden önce, oraya girme tehditlerinin olduğu bir dönemde, İstanbul’dan oraya, yani Güney Kürdistan’a, yani Erbil’e zorla girme değil, oranın misafiri olmak ve oraya sanat götürmek adına, üç tane Kürtçe tiyatro oyunuyla bizleri misafir ettiler. Kürdistan Aydınlanma Bakanı'nın (Kültür Bakanlını) davetiyle, sanatlarını İstanbul’da Kürtçe icra eden, üç tiyatro grubunun, üç Kürtçe oyunu Erbil’de çeşitli aydın, sanatçı ve akademisyenlerin katılımıyla sahnelendi. İstanbul’un nemli sıcağından Erbil’in kuru sıcağına geçişimiz iki saatte oldu. İndiğinde uçağımız Erbil’in 50 dereceye varan sıcaklığın ortasına, anladım ki oranın insanlarının sıcaklık derecesi, hava derecesinden daha yüksek…

Kürdistan Kültür Bakanı Felakettin Kakayi’ye olan ziyaretimizde, anlaşıldı ki, o tam bir sanat hayranı ve tiyatro dostu. Çünkü, oyunlarımızı hiç sıkılmadan, baştan sona kadar ilgiyle izledi. Ardından gelip, tek tek bizi tebrik edip, makamına davet etti. İstanbul’dan çok kaotik görünen bölge, aslında tehditler ve zaman zaman patlayan bombalar dışında tam bir kültür ve doğa harikası… On gün gibi bir süre kadar Erbil’de kalmama rağmen bir gün bir kavgaya, tartışmaya bir kazaya rastlamadım. İnsanların birbirlerine olan saygıları beni çok mutlu etti. Yolun ortasında trafikte her zaman cadde yayalarındır Erbil’de. Yaya, araba var mı yok mu diye bakmaz, çünkü araba yüz metre ileride olsa bile durur ve yayaya yol verir. İstanbul’da ise tam tersi araba yayaya çarpmak için son sürat gaza basar. İnsanları çok hoşgörülü, kibar ve şiirseldir konuştukları Kürtçe’nin Sorani lehçesi.

Erbil’e kıymayın efendiler

Erbil’de çok başarılı bir senfoni orkestrasına davet edildik. İstanbul’da hep hayal ettiğimiz bir olaydı salon girişinde mobil telefonlarının alınması. Yani tiyatro salonlarına telefon alınmıyor orada. Keşke bu örnek davranış başta İstanbul ve tüm tiyatro salonlarında uygulansa ve izleyiciler rahatça oyun izleyebilseler. Kendisini yeniden inşa eden bölge, bir savaştan çıkış tahribatını üstünden atıp, gerek şehir gerekse kültürünü yeniden inşa etmeye çalışıyor. Yaralarını sarmaya çalışıyor. Umarım bir daha savaş yaşanılmaz ve Erbil’e kıyılmaz. Tüm bölgenin asayişi Kürtlerin elinde, yani Amerikalı conilerin oraya hâkim olma gibi durumları söz konusu değil, olamaz ve olmalı da. Kürdistan dışardan görüldüğü, anlatıldığı gibi ve ya maniple haberlerde gördüğümüz gibi değil, gidip görüp yaşamak lazım orayı. Eminim herkesin bakışı değişir, özellikle oraya düşman gözüyle bakanların…

Tarihi Erbil Kalesi’nden Hewlêr’e bakış

Türkiye’deki Kürtleri ve farklı kültürleri bildiğimden oradaki farklı kimlikten insanların durumunu sordum. Türkmen halkının temsilcilerinin parlamentoda onları temsil ettiklerini, oradaki Kürtler kadar hakka sahip olduklarını, her tür eğitim-kültür gibi etkinliklere sahip olduklarını söylediler. Ayrıca kültür mozaiği olan Erbil’de Asuri-Süryani, Arap ve Türkmenler yaşadığını öğrendim. Kürtçe ismi Hewlêr olan şehrin nüfusu 1 milyon 300 bin kadarmış. Bir de meşhur Erbil Kalesi var. Asurlular zamanında Arba-ilu, Arbela; eski İran kaynaklarında Arbira olarak geçen ve gelişmiş bir kent olan Erbil, Aşağı ve Yukarı Zab suları arasında kurulmuş. Rivayetlere göre Musul, Altınköprü, Bağdad-Basra yollarının kavşak noktasında bulunan tarihi kent Erbil, Irak Selçukluları idaresinden sonra 1144 tarihinden itibaren Beytekin hanedanından Küçük Ali'nin ve Erbil Atabeklerinin başkenti olmuş. 1136-1190 yılları arasında Muzafferüddin Kökböri devrinde imar edilen Erbil, iki kısımda gelişmiş. Aşağı Erbil nehir kenarında, geniş bir vadide yayılırken, Yukarı Erbil tepe üzerinde kale içine sıkışıp kalmıştır. Kalenin surları, eski kalıntıları üzerine Kökböri tarafından yeniden yaptırılmış.

Silah değil tiyatro sevkıyatı olsun

Gerçekleştirdiğimiz tiyatro gösterilerinin ardından kulise akın eden Selahaddin Üniversitesi öğrencileri bize moral oldu. Ardından onları yurtlarında ziyarette bulunduk. Çoğu öğrenci Diyarbakır, Bingöl ve Mardin’den gelen gençlerdi. Tiyatroya olan sevgilerini bizimle paylaştılar. Tiyatro yapmak istediklerini söyleyen gençler, bir oyuna başlamışlar ama sıcaklardan dolayı yarıda bırakmak zorunda kalmışlar. Üniversitelerinde üç dilde eğitim veriliyor; Kürtçe, Arapça ve İngilizce.

Kürdistan Tiyatro Dairesi Müdürü Sabah Abdulrahman, gösteriler sonrasında tanışmamızın ve gösterilerimizin verdiği mutluluğu bize üzerinde tiyatro simgesi olan altın işlemeli tiyatro simgeli plaketleri takdim ederek gösterdi. Erbil’e askeriye sevkıyat yerine teatral sevkıyat yapılması gerektiğine inanıyor ve savaş yerine barış olması, silah yerine kalem, bomba yerine defter olması temennimizdir. Umarım bu ziyaretimiz İstanbul-Erbil tiyatro hattında barışa vesile olur ve Kürtlerin birliği, Kürdistan’ın Türkiye ve diğer komşularıyla barış içerisinde yaşamasına zemin olur.

orakaydin@gmail.com