nur cemaati'nin düşünce yapısını çok iyi yansıtan; "haydi herkes ibadet etsin *, risale okusun, ışık evlerine yardım, boş geçmeyelim" mesajı veren, insanı tembelliğe iten, sanki karşımıza ak sakallı dede çıkacak da, tüm sorunlarımızı çözecekmiş hissi yaratan program. (tıkla: sozluk.sourtimes.org sirlar dunyasi 19. madde)
Bu dünyanın yaşanılır olmadığını, öte dünyanın daha değerli olduğunu savlayarak, halkı köleliğe sürükleyen televizyonlardan biri olan Samanyolu TV'nin figüranlarından Zafer Diper, her nedense, sol değerlerle birlikte anılıyor... Böyle davranmanın, pazarda pay kapma anlamında bir yararı olabilir!... Ne var ki, sol değerlere önem veren bir kurum olarak, bilinç kırılmasına neden olan bu gibi durumlara müdahale etmeyi bir zorunluluk görüyoruz... Müdahale ederken de, salt söyleyip geçmiyor, belgelere başvuruyoruz...
Belge olarak sunduğumuz; Samanyolu TV'nin Sırlar Dünyası programının 116. bölümüne girip, Zafer Diper'i izleyebilirsiniz. (tıkla: samanyolu)
Yanılsama oluşmasına neden olan durumlardan biri de tiyatrom'da yayımlanan Adem Dursun söyleşisi...
tiyatrom'daki KULİS köşesinde ADEM DURSUN SÖYLEŞİLERİ'nden:
Türk tiyatrosunda "delikanlılık" görevi yapan BİZİM TİYATRO...
"Mideye gülle gibi oturan" oyunların sahibi...
"Siyasal etkinliği tiyatro eyleminin odak noktasına yerleştiren"
Neredeyse slogan atarak yazısına başlayan Adem Dursun, okurları, hamasete boğarak, yazının içine tutsak etmek istiyor...
(...) Seyirci üşüyor, seyirci işkence görüyor, seyirci 68 kuşağının acımasızca, gaddarca kıyım kıyım kıyılmasına tanık oluyor; sahnedeki Zafer Diper Karl Schmitt, Karl Schmitt Zafer Diper oluyor; seyirciye birebir yaşatıyor. (...)
Yukarıdaki paragrafı okurken, aynı Zafer Diper'in, Nur Cemaati'ne yakın Samanyolu Televizyonu'nun figüranı olduğunu usunuzdan çıkarmayın lütfen...
" ... Meddahlık anlayışının çok ötesine giderek, 'anlatma' ile 'canlandırma'yı 'iç içe kılan', 'canlandırılan' kişilerin sayısı artsa da yer yer 'içselleştirme'nin uç boyutlarına ulaşan bir 'tek kişilik oyunculuk' ; üç beş parçayı geçmeyen sahne gereçlerine çok çeşitli işlevler yüklenmesi; oyunlar nerede geçerse geçsin, dekorsuz 'uzam'da hep bir 'hücreye tıkılmışlık' duygusunun yaratılması; yalın bir ışık kullanımı yoluyla sahnelerin birbirine eklenmesi; perde arası olmayan, sahnedeki bunaltıcı yaşantıyı seyirciye de geçirmeyi amaçlayan bir gösterim anlayışı. Bizim Tiyatro'nun yirmi beş yıllık tarihi içinde üç kez (Yargı, Ölüm Uykudaydı, Özkıyım) gündeme getirilen bu biçem ile seyircinin savaş, sömürü, işkence karşısında dıyarlı olması amaçlanıyor. Soğuk Savaş sonrası dönemin bozbulanık ortamında bu duyarlığa belki her zamandan çok gereksinme var. Bizim Tiyatro 'delikanlılık' görevini yapıyor. Biz mideye gülle gibi oturan bir 'Zafer Diper Üçlemesi' olarak nitelendirelim bu ürünleri..." Ayşegül Yüksel / Cumhuriyet.
Yukarıdaki yazıyı okurken, aynı Zafer Diper'in, Sırlar Dünyası'nın, insanı teslimiyete çağıran militanı gibi rol kestiğini unutmayın lütfen...
"... sahnede gerçek bir özgürlük anıtı gibiydi..." Üstün Akmen
Gerçeği değil yanılsamayı, özgürlüğü değil teslimiyeti... öne çıkaran Sırlar Dünyası'nda figüranlık yapan Zafer Diper, Üstün Akmen'in yazısıyla, "ak"lanırken, AKP de iktidarını sağlamlaştıryor...
"Yargı oyununu bir buçuk saat soluğumuzu keserek izledik. Bizden sonraki bir gece, bir kadan hıçkırarak dışarı fırlamış, sonra bayılmış! Kadının çocuğu işkence gördüğü için oyunu izlemeye gücü yetmemiş..." Mustafa Ekmekçi / Cumhuriyet.
"Rahmetli" Mustafa Ekmekçi de yaşasa, o da, Zaman gazetesinde yazarlık yapar mıydı?... Bize bu soruyu sorduran, Zafer Diper'in Sırlar Dünyası'nda figüranlık yapması!...
"Sahnede uzun bir karabasan sürecinin kurbanı ve tanığı olmuş, ama yaşamakta direnmiş bir aydının, bilincinden hiçbir zaman silinemeyecek anları, bedeninin ve sesinin hiçbir zaman arınamayacağı varlığına yapışmış izlerin (sesinin, duruşunun, devinim biçiminin) aracılığıyla dile getirişini izliyoruz. Diper, Maurico Varella'nın hücre yaşantısının, dile getirilmekten en çok kaçınılan, aşağılanmışlığın sıfır noktasında dolaşan anlarını canlandırırken "minimalist" (en aza indirgeyici) bir yaklaşım kullanmış. Bu anlar, yer yer, "yaşandıkları gerçek süre" içinde yansıtılırken seyirci için boğucu bir izleme deneyimi oluşuyor..." Ayşegül Yüksel / Cumhuriyet.
Yukarıdaki alıntıyı okuduktan sonra, hemen Sırlar Dünyası'nın 116. bölümüne girip, Zafer Diper'in figüranlık yaptığı bölümü izleyebilirsiniz...
" Zafer Diper'in tek başına büyük bir performansla sergilediği oyun Ölüm Uykudaydı'da bir hücreye atılır Maurico.. Bedenini korumak için böcek yemekten, susuzluğunu idrarıyla gidermeye kadar her şeyi yapar. Ama en az bir o kadar da korumak zorunda olduğu beyni ve bilinci vardır. İnadına direnir. Hücresi insan olarak varoluşunun kalesine dönüşür..." Celal Başlangıç / Radikal.
"... korumak zorunda olduğu beyni ve bilinci..."ni Sırlar Dünyası'na teslim eden Zafer Diper'in, solun neresinde bulunduğunu saptamak için, çok büyük çaba harcamak zorunda olduğunu bildiğinden, Adem Dursun, topu sürekli olarak "dünlü ve ünlü" yazarlara atıyor. Ama bu durum, Sırlar Dünyası'na verilen hizmeti imha edemiyor!...
"... Zafer Diper'in "mütevazi"likle "oyunlaştırdığım" dediği Özkıyım, siyasal etkinliği tiyatro eyleminin odak noktasına yerleştirmesi açısından alkışı kesin olarak hak eden bir oyun. Oyunu yönetme biçeminde, sahneyi siyasal olayların bir yansıması ve yeniden yaratılması olarak ele alması dikkat çekici. Zafer Diper oyuncu olarak, Karl Schmitt'i çözümlerken çözümlemenin sadece zihinsel bir süreç olmadığının ayırdına varmış. Başkaca pek çok unsuru, kendi doğasının tüm kapasitesiyle ve nitelikleriyle Özkıyım'a dahil etmiş. Karl'ın öğelerine, kendilerini açığa vurabilecekleri olabilen en geniş alanı vermiş... Kısacası, Zafer Diper, Bizim Tiyatro'nun 25. Kuruluş Yıldönümü'nde kutlanası bir iş eylemiş.. Karl'a "sefil topluma olan borcunu ödetirken", alnından öpülmeyi hak etmiş..." Üstün Akmen / Evrensel.
Emeğin iktidara gelmemesi için özel çaba harcayarak, burjuva tiyatro yazarlarını sayfalarına buyur eden Evrensel gazetesi, hamasi laflarla "eleştiri" yapan Üstün Akmen'in oluşturduğu yanılsamayla; okurları, Sırlar Dünyası'nın figüranının tanıtımına iltica ettiriyor...
Ben liseyi zor bitirdim. 15 yaşında iken akşamları 8'de yatar 12'de kalkardım. Güya ders çalışmak için; Matematik kitabının arasına koyduğum Özdemir Nutku'nun "Tiyatro ve Yazar", "Modern Tiyatro" adlı kitaplarını okurdum. O kitabı hocaların hocası Özdemir Nutku'ya 60. Sanat Yılı'nda 9 Eylül Üniversitesi'nin sahnesinde "Hocam, bu kitap kırk yıldır imza atmanızı bekliyor" diyerek imzalatmıştım. O kitaplar benim hep başucu kitaplarım oldular. Zafer Diper
Yazının mantığının ötesine savrulma tehlikesini göze alıp, bizim için önemli olduğunu düşündüğümüz bir yorum yapmamız gerekiyor:
a) Özdemir Nutku önemli bir tiyatrocu
b) Coşkun Büktel önemli bir tiyatrocu
c) Özdemir Nutku Coşkun Büktel'e iftira atıyor (tıkla: Özdemir Nutku skandalı)
a) Zafer Diper sol değerlerle dillendiriliyor
b) Zafer Diper Sırlar Dünyası'nda oynuyor
c) Zafer Diper Özdemir Nutku'yu kutsuyor
Şık olmayan bir durumu, şıklarla sunarak, daha rahat düşünmenizi sağlamak istiyoruz... Emeğinden başka satacak şeyi olmayan Coşkun Büktel'e iftira atan birini kutsamak ve Sırlar Dünyası'nda oynamak ve hala sol değerlerle konuşmak... Bizim için anlaşılması zor ve sürekli olarak deşifre edilmesi gereken bir durum!...
tıkla: ZAFER DİPER...