Sanatçılar, çok kaba bir tasnifle, ikiye ayrılır: Devletin Sanatçısı ve Halkın Sanatçısı... Bir sanatçı, bir yandan devletin ve diğer yandan halkın çıkarlarını gözetemez. Devletin çıkarlarıyla, halkın çıkarlarının taban tabana zıt olduğu, bizim gibi ülkelerde bunu yapabilmek için, ya bukalemun yada ip cambazı olmak gerekir...
Demirtaş Ceyhun: "NOBEL EMPERYALİZMİN SİLAHI VE ORHAN PAMUK'A VERİLMİŞ ÜCRETTİR" dedi. Dilek Türker inandı, onayladı ve imzaladı... (tıkla: İşçi Partisi)
"11. Sadri Alışık Sinema ve Tiyatro Oyuncu Ödülleri" törenle sahiplerine verilirken, Tiyatro Onur Ödülü de Dilek Türker'e sunuldu. Dilek Türker inandı, onayladı ve ödülünü aldı... (tıkla: CNN Türk)
Levent Kırca'nın ilk yönetmenlik denemesi olan "Son" filminde oynaması için Dilek Türker'e öneri götürüldü. Dilek Türker inandı, onayladı ve oynadı... (tıkla: netbul.com)
Şalom gazetesi yazarı Robert Schild: "Dilek Türker ise, kendi tiyatrosunda ('Ayna') yıllardır izlediğim ve bu sayfada sık sık irdelediğim çeşitli tek kişilik oyunları ile çok değer verdiğim bir sanatçıdır." dedi. Dilek Türker inandı, onayladı ve sevindi... (tıkla: Tiyatro Kedi)
" 'Mustafa Kemal'le 1000 Gün Latife' adlı tiyatro izleyenleri büyülerken, Devlet sanatçısı Dilek Türker, oyun sırasında giriş-çıkış kapısından vatandaşın girip-çıkmasına sinirlenerek oyunu 5 dakika durdurdu." Dilek Türker inandı, oynadı ve izleyicileri fırçaladı... (tıkla: Çağdaş Eğitim Vakfı)
Devlet Sanatçılığı elinden alınma olasılığı gündeme gelen Dilek Türker: "Ben şu anda işimi yapmakla meşgulum. Unvanın geri alınması beni hiç ilgilendirmiyor. Söyleyecek bir sözüm yok." dedi. İnanmadık, onaylamadık ve garipsedik!... (tıkla: Radikal)
Üstün Akmen: "Dilek Türker, genel sanat yönetmenliğini yaptığı Tiyatro Ayna’nın 15’inci kuruluş ve kendi 40’ıncı sanat yaşamı yıldönümlerini Pir Sultan Abdal’la buluşturarak kutlamayı düşünmüş. Ne kutsal bir düşünce! Büyük, köklü ve uygar uluslar kendi kimlikleri üzerinde büyüyor, gelişiyor, devamlılık sağlıyorlar. Günümüzde evrensel olmanın yolu, ulusal olmaktan geçiyor. Kendi kendiniz olamıyorsanız, kendinize yetemiyorsanız, başkaları sizi kabul eder mi? Elbette etmez. Bir milletin ulusal kimliği, onun kültür temellerinde gizli. Ulusal kimliği ve kültürünü yitiren ulusların güçlü olmalarına kim olanak tanır ki? Kimse..." diyor. Dilek Türker inanıyor, onaylıyor ve gaza geliyor... (tıkla: tiyatrom)
Adem Dursun: "Muhsin Ertuğrul'a 6 ay müddet veren, Türk tiyatrosunun CESARET ANA'sı, sahnede insan şiddetinde bir DEPREM, bir yurtsever, bir aydınlanmacı, bir kültür insanı,özel yaşamda da, sanat yaşamında da şövalyece bir yaşamı yeğleyen gerçek bir insan örneği..." diyor. Dilek Türker inanıyor, onaylıyor ve gaza geliyor... (tıkla: tiyatrom)
Melisa Gürpınar: "... Ülkemizde genel bir tanımlamayla 'tiyatrocu' olmanın, hele ki, kadın oyuncu olmanın sancılı geçmişini de bilmeyenimiz yoktur sanıyorum. Günümüzde sosyal ekonomik ve kültürel koşulların elverişsizliği nedeniyle, tiyatrolarımız varoluşlarını çok değişik baskılar altında sürdürmekteler. Özellikle özel tiyatroların şöyle bir durumuna göz atarsak, tiyatroların sahipliğini, yöneticiliğini yapan nice tiyatrocunun, bir kahramanlık anıtı gibi zamanın bütün tutarsız rüzgarlarına nasıl direndiklerini hemen görürüz.İşte bu pek de içaçıcı olmayan çerçevenin içinde kalarak düşündüğümüzde, Dilek Türker adının tiyatroya ilgi duyanlara neleri çağrıştırabileceğini anlamamız biraz daha kolaylaşır. O da çoğu sanatçı gibi toplum içinde her anlamda yapayalnız kalmaya yazgılıdır. Şu var ki savunduğu ilkelerin pırıltısıyla yalın kılıç yaşamanın erdemini ve ödün vermeyen tavırlarıyla da kendi alanındaki "Cesaret Ana" konumunu her zaman korumuştur.O bu ülkeyi aydınlatan bir kadın sanatçıdır. Oyuncudur. Alaylıdır ama bedelini hayatının her döneminde yurt içinde ve yurt dışında ödeye ödeye, çalışa didine, profesyonellikte adım adım yükselerek, kendini kanıtlamış, devlet sanatçılığı mertebesine kadar yükselmiştir. Oyunculuğunun 40. yılını geride bıraktığı şu günlerde, kurup yaşattığı Tiyatro Ayna da 15 yaşındadır artık..." diyor. Dilek Türker inanıyor, onaylıyor ve gaza geliyor... (tıkla: tiyatrom)
Sevda Şener: "Doksanlı yıllarda tiyatro yaşamımıza, Tiyatro Stüdyosu, İstanbul Tiyatrosu, Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu, Tiyatro Ayna gibi sanat kaygısını önde tutan, zevk düzeyini yükselten yeni özel tiyatro toplulukları katılmıştır. Dilek Türker, İstanbul seyircisinin karşısına Tiyatro Ayna adını verdiği tiyatroda, Aziz Nesin'in Bir Zamanlar Memleketin Birinde adlı romanından oyunlaştırılan tek kişilik oyunla çıkmıştır. Mutlu Ol Nazım, Amerika Nerde misin?, Beni Dünya Kadar Sev, Rosa Lüxemburg vb., oyunlarıyla tiyatro yaşamını sürdüren Tiyatro Ayna, 1996-1997 mevsiminde sergilediği Nezihe Araz'ın Kuvayı Milliye Kadınları'yla Atatürkçü Düşünce Derneği'nin ödülünü kazanmıştır." diyor. Dilek Türker inanıyor, onaylıyor ve gaza geliyor... (tıkla: tiyatrom)