Türkiye tiyatro egemenleri, aristokrat tavırları; işçi sınıfına yabancı, hatta karşıt duruşlarıyla, epik ve diyalektik tiyatroyu kirletmeyi sürdürüyorlar...
Kendilerine bahşedilen olanağı, kendi güçleriyle elde etmiş yanılsaması içerisinde olan tiyatro egemenleri, özellikle Devlet Tiyatroları'nın sağladığı ayrıcalıkla, Bertolt Brecht gibi işçi sınıfı sanatçılarına da yanlış yorumlar getiriyorlar...
"Emperyalizmin oluşturduğu faşizm" yerine; "faşizmin oluşturduğu emperyalizm" gibi yanlış ve kasıtlı uygulamalarla, örnekse Yücel Erten; Artura Ui'nin Önlenemez Yükselişi oyununu çarpıtarak sahneye taşıdı... Oyunu izleyenler, "Karnabahar Tröstü (emperyalizm), Artura Ui'yi (Nazizm) oluşturdu" düşüncesine ulaşamadığı gibi, tam karşıtı, "Artura Ui (Nazizm), "Karnabahar Tröstü'nü (emperyalizm) oluşturdu düşüncesine sevkediliyordu. Türkiye'nin en iyi yönetmenlerinden biri diye yaftalanan Yücel Erten, ortamın faşizm doğurması nedeniyle, çarpık yönetmenlik anlayışıyla düzene hizmet etmeyi sürdürdü/sürdürüyor/sürdürecek...
Üretim araçları kapitalistlerin elinde oldukça ve erguvani (oligarşik) düzen sürdükçe, Epik/Diyalektik Tiyatro kuramcısı Bertolt Brecht de gerçek değerine ulaşamayacak... Bir yandan tiyatral savaşım verilirken, diğer yandan siyasal savaşım veren kişi, kuruluş ve kurumlar; devrimci tiyatronun oluşumunu sağlayabilecek. Devrimci duyarlılığı olmayan tiyatrocular da, düzenin yenilenmesi için ömürlerini seve seve yanılsamacılık için kullanacak...
Yaptığımız kısa değerlendirmeye neden olan bir yazıyı aktarıyoruz:
Yirminci yüzyıl tiyatrosunda son derece etkin olan Brecht, “Dünyayı değiştirin. Çünkü, değiştirmek gerekiyor” kelimelerini vurgulayarak, dönemin tiyatrosuna ve sisteme yönelik tepkisini dile getirmiştir.
İki dünya savaşı arasında “Gerçekçi-Doğalcı” akıma karşı çıkan, özüne ve biçimine karşı gelen Brecht, burjuva tiyatrosunun çağdaş tiyatroda beklenen işlevi yerine getiremeyeceği kanısındadır. Burjuva tiyatrosu derken 1920’lerin Alman tiyatrosu ve genel olarak “Gerçekçi-Doğalcı” tiyatroyu kastet- mektedir. Brecht bu eleştirileri getirirken, çağının tiyatrosunun nasıl ve ne amaçlı olacağını da belirtmiştir, bu bağlamda “Epik-Diyalektik” tiyatro düşüncesini olgunlaştırmıştır.
Burjuva tiyatrosunun, insanlığın önemli sorunlarına değinmediğini, yara- tılıcılığını yitirdiğini ve donuklaşmış olduğunu söyler. Bu tiyatronun seyirci için hiçbir çekiciliğinin kalmadığını da vur- gular. Bunun üzerine çağdaş gereksinmeye cevap verecek yeni bir tiyatro anlayışının yerleştirilmesine çalışır. Bu yeni tiyatro her şeyden önce toplumun gerçek sorunları olan işsizlik, ekonomik çöküntü, açlık, savaş gibi konuları ele almalıdır ve bunları insanlığın yazgısı gibi kabul etmeyip derinde yatan nedenleri ortaya çıkar- malıdır. Oysa “Gerçekçi-Doğalcı” tiyatro bu büyük sorunlarla ilgilenmemiş, kendi sınıfının yani burjuvanın çıkarları için uğraş vermiştir.
Batı ve Orta Avrupa’da sosyalizm düşüncesinin yaygınlaşmasına ivme kazandıran epik tiyatro, toplumculuğun uygulanmasına elverişli bir ortam hazırlama çabasına girmiştir. Nazizmin güçlenmesi, Marksçı dünya görüşünün saygınlık kazanmasını sağlamıştır. Tiyatro ve diğer sanatsal etkinlikler düşünceyi dile getirme ve kitlelere ulaşma açısından son derece önemlidir. Bu ortamda tiyatro, sömürü düzeninin haksızlıkları, sınıfsal ayrımları dile getirmek, gerçekleri tarihsel maddeciliğin ışığı altında yorumlamak ve kapitalist ekonominin eleştirisini yapmak görevini üstlenmiştir.
Bertolt Brecht 16 normal uzunluktaki, 16 kısa oyunu ve 6 uyarlaması ile epik tiyatronun kuramının yetkin uygulayıcısıdır. Epik tiyatro kuramını 1920’lerden başlayarak gerçekleştirmiştir. Yaşxxının son yılları ve ölümünden sonra özellikle Berliner Ensemble Topluluğu’nun başarılı temsilleriyle üne kavuşmuştur. Bu topluluğun 1954 yılında Paris’te verdiği temsiller bir fırtına etkisi yaratarak Avrupa tiyatrosunu ve tiyatro düşüncesini etkilemiştir. Epik tiyatro, öncü tiyatro çalışmalarını seven, siyasi ilgileri yoğun olan ülkelerde büyük destek ve ilgi görmüştür. “Epik-Diyalektik” tiyatro kuramı, özü ve biçimiyle geleneksel tiyatro düşüncesine yeni boyutlar getirmiş ve dramatik tiyatro anlayışında köklü değişiklikler yapmıştır.
Brecht, epik tiyatro konusundaki belli başlı sözlerinin “Üç Kuruşluk Opera, Mahagony, Adam Adamdır” oyunlarına yazdığı açıklamalarda belirtti. Mahagony için, “Şimdiki sınıf yapımızın kaçınılmaz çöküşünden mantıklı sonuçlar çıkaran küçük bir epik oyun” diye söz etmiştir. Üç Kuruşluk Opera’ya dayanan “Der Dreigroschennovel” (Üç Kuruşluk Roman) Hollanda’da yayınlandı.(Üç Kuruşluk Opera geçen sene ülkemizde sergilenmiş ve büyük ilgi uyandırmıştır) ;1935’de Nazi yönetimince Alman vatandaşlığından çıkarılan Brecht o yıl New York’ta sahnelenen Gorki’nin yazdığı Ana adlı oyununu izlemek üzere ABD’ye gitti. Nazi yönetimini hedef alan Brecht oldukça cesur yaklaşımlarda bulundu.
Brecht, oyunlarında dünyayı sosyalist bir gözle değerlendirip, kapitalist dünya sisteminin ve kapitalizmin tüm çürüyen insani davranışlarını, para ahlakını, sömürü sisteminin iç yüzünü ortaya sermeye çalıştığı kadar, militarizmin ve Faşizmin iç mantığını da gözler önüne sermiştir. Tiyatroyu devrim için sarsılmazbir silah görüp, karşıt ideolojilerin kapıştığı bir mücadele alanı olarak görmüştür.Brecht tiyatronun olduğu kadar sanatında anayasallıklarını, devrimci ve gerçekçi tiyatro ve sanatını irdelemiş; Marksçı estetiğe çok değerli katkılarda bulunmuştur. Yalnızca yirminci yüzyıl tiyatrosunu etkilemekle kalmamış çok sayıda yazarı tek tek etkilemiştir ve yeni ufuklar açmıştır.
Mustafa BAYSAL
(alıntı)
tıkla: Bertolt Brecht ve Epik - Diyalektik Tiyatro