25 Haziran 2007 Pazartesi

Ankaralı Tiyatrolar Hektor'un korumasında!

"Devlet Sadakası"nı öven yazının yanıtı, alttadır...

Hektor9
BU NE SEVGİSİZLİK , BU NE GADDARLIK
.

Semaver Kumpanya Haklı olarak Tiyatrolarda ki sevgisizliğe işaret ederek çok güzel bir tespit yapmıştı .( Başkalarına gerek yok bizler Tiyatroyu yıkmaya yeteriz )

Şimdi buradaki yazıları okuyunca ne kadar haklı ve doğru bir tespit yaptığını üzülerek görüyoruz .

Bu nasıl bir sevgisizliktir hatta sevgisizlikten öte gaddarca bir yaklaşımdır .

Devletin verdiği kıytırık 2 Trilyonu bile Tiyatroya ,tiyatrolara çok gören Tiyatro Dostları olabilirmi .Sırf Kendine çıkmadı diye "Benden sonrası tufan" anlayışıyla hezeyanıyla Tiyatroya sahip çıkılabilirmi .

Yardımların dağıtım biçimini , kriterlerini ,kurulu herşeyini eleştirebiliriz eleştirmeliyiz ,hatta yardımı ret de edebiliriz ama "Benim olmuyorsa kimsenin olmasın " denilebilirmi .

Bu nasıl bir ruh halidir ,nasıl bir kıskançlıktır, çekememezliktir

Önce Ali Poyrazoğlu ile başlandı Ferhan Şensoyla Devam etti ama sonra iş döndü Ankara Ekin Tiyatrosuna Geldi .

Üstelik çoğu imzasız yazılar yani "Faili meçhul" yazılar .El İnsaf arkadaş Ankara Ekin Tiyatrosunun yaptığı işin ONDA BİRİNİ yapan kaç Tiyatro var acaba.

Türkiyeyi karış karış gezen ve 200 günden fazla turne yapan kaç tiyatro var sanıyorsunuz .

Kaç özel Tiyatro 40 kişiyi kadrosunda barındırıp geçimini tiyatrodan sağlıyor biliyormusunuz .

Sahnesini herkesle paylaşan kaç tiyatronun var olduğunu sanıyorsunuz .

Ekin Tiyatrosu aldığı her kuruşu herkesten daha fazla hak ederek kazanmıştır .

Bizler Ankara Tiyatroları olarak Ekin Tiyatrosunun arkasındayız ve sonuna kadar destekliyoruz .

Ankara Ekin Tiyatrosuna Çamur atanları da kınıyoruz .(O faili meçhullerde İsimlerini de bi zahmet açıklarlarsa iyi olur)

Son olarak "Benden sonra Tufan" ANLAYIŞINDAN VAZGEÇEREK HEM YARDIMIN ÇOĞALTILMASINI HEMDE HERKESİ KAPSAYACAK ŞEKİLDE GENİŞLETİLMESİNİ SAVUNMALI ve BÖYLESİ SAÇMA BİR TARTIŞMAYI BİR AN ÖNCE BİTİRMELİYİZ .

Sizler Tiyatrolara verilen bu DEVE DE BİR KIL'I bile çok görürken Devletin nerelere ne kadar para aktardığını biliyormusunuz .

Mesela Beş Yıldızlı Otellere ,Özel ve Vakıf Üniversitelerine

DİYANET İŞLERİNİN Bütçesinden Haberdarmısınız mesela buna bir sözünüz olabiliyor mu

yoksa "ÖLÜYÜ DİRİYİ HALLETTİNİZ SIRA TİYATROLARA MI GELDİ"

tıkla: tiyatrom


Sayın Yüce Hektor'a, OYUN'un yanıtı:

Devletten sadaka almayı, Ankara Meydan Savaşı'nı kazanma denli zor sanan mitolojik kahraman Hektor, almış eline kalemi, yazmış aklına geleni...

Kendini "Ankaralı Tiyatrolar Koruyucusu Hektor" olarak ilan eden kahraman, vurduğu her yerden ses getirdiği gibi, yazdığı her konuda da baskın çıkma gayreti içerisinde...

Yazısının başlığını: "Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap" arabesk dizelerinden esinlenerek; "BU NE SEVGİSİZLİK, BU NE GADDARLIK." diye oluşturan Hektor, görüşlerini yasladığı kapitalist tiyatro patronlarının düşünsel tutsağı olarak, mitolojik tarihe, yeniden geçme planları yapıyor anlaşılan!...

Semaver Kumpanya'nın patronu Işıl Kasapoğlu'nun görüşleriyle yazısına başlayan Hektor, tuttuğu tarafı da, daha yazının başında belirtmiş oluyor: Kapitalist tiyatro anlayışı... Oysa, tam 213 (26 Haziran 2007 tarihi itibariyle) kişi, kuruluş ve kurumun yazıyla "ilgilendiği" tiyatrom kampanyası, bizce daha önemli bir gerçeği dile getiriyor...

Tiyatro sanatını, "mesleki şovenizm" duygusuyla yürüten Işıl Kasapoğlu'nun, kapitalist imge oluşumuna yarayan tiyatrosunun, "Devlet Sadakası" alamadı diye, serzenişte bulunması, onun mağdur ve muhalif olduğunu kanıtlamaz. Kanıtlasa kanıtlasa, düzenin çanağını yalayamamanın verdiği dayanılmaz hafiflikle, yüksündüğünü kanıtlar...

tiyatrom'daki yazıları okuyunca, Işıl Kasapoğlu'nun, ne denli haklı olduğu kanısına varan Hektor, bardaktan boşanırcana, "Devlet Sadakası"ndan yana slogan atmış...

"Devlet Sadakası"na karşı olanları sevgisizlikten öte gaddarca davranmakla suçlayan Hektor, sadaka dilenmeye alışmış bir dille yalvarıp, çanak yalamak isteyen zavallı görünümü çiziyor...

Devletin verdiği sadakayı "kıytırık 2 trilyon" diye küçümseyen Hektor, öyleyse, neden sadaka alanları savunmak zorunda kalıyor ki?...

"Devlet Sadakası"nı paradan çok, bir tür Milli Piyango olarak gören Hektor, bu sadakayı alamayanları, göz önüne getirip, onlara çıkmadı diye gaddarca davrandıklarını belirtiyor. Oysa, bu "kıytırık 2 trilyon" sadakanın sunulduğu çanağı yalama gereksinimi duymayan tiyatroların varlığından bihaber Hektor?!...

Biz, salt, "Devlet Sadakası"nı reddetmiyoruz. Aynı zamanda, halkın alınterinden kesilen vergilerle biriken paraların, tiyatro patronlarına verilmesine karşıyız... Bu durumumuz da, kıskançlık, çekememezlik olarak açıklanamaz. Ancak, devrimcilik olarak açıklanabilir. Sosyalistlik olarak açıklanabilir. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yememek olarak açıklanabilir...

Önce Ali Poyrazoğlu, sonra Ferhan Şensoy ve ardından Ankara Ekin Tiyatrosu gibi bir sıralamamız yok! Tümüne karşıyız. Bebeğine süt alamadığı için, yaşamak istemeyen annenin ahıyla bezenmiş vergilerden "sus payı" alan tüm tiyatro patronlarına karşıyız!...

Şimdi, gelelim zurnanın "zırt" dediği yere: "Üstelik çoğu imzasız yani 'Faili meçhul' yazılar." Peki, canım mitolojik kardeşim; Hektor, senin T.C. kimliğinin neresinde yazıyor?!...

"Ekin Tiyatrosunun ONDA BİRİNİ yapan..." bir tiyatro yöneteceğimize, hiç yönetmeyiz daha iyi. Devletle uzlaşan, "Devlet Sadakası" sunulan çanağı yalayan bir tiyatro yönetmek, bize, sosyalistlere göre değil. Sosyalistler, hiçbir zaman kapitalizmin çanağını yalamaz...

"Türkiye'yi karış karış gezmek" başlı başına bir başarı ölçütü olamaz...

"40 kişiyi kadrosunda barındırmak", aynı zamanda 40 emekçiyi sömürmek anlamına da gelebilir. Nasıl ki, bir fabrikatör "2000 kişiye ekmek kapısı açtık" demekle, doğru söylemiş olmuyor, kapitalizmi kutsamış oluyorsa, 40 kişiyi barındırmak da, tek başına yeterli ölçüt değil...

"Ekin Tiyatrosu aldığı her kuruşu herkesten daha fazla hak ederek kazanmıştır." Salt bu tümce bile, Ekin'in rengini çok ne olarak ortaya koyuyor. Halktan yana sanat yapan, sosyalist bir dünyanın oluşumu için savaşım veren tiyatrolar, "Devlet Sadakası" adı geçtiğinde, utanırken, Ankaralı Tiyatrolar'ın Koruyucu Meleği Hektor, müthiş bir itirafta bulunuyor!...

Acaba, "Bizler Ankara Tiyatroları olarak Ekin Tiyatrosunun arkasındayız ve sonuna kadar destekliyoruz." sözünün kapsamında hangi tiyatrolar var?... Bir de adlarını yazsaydınız Yüce Hektor!...

"Ekin Tiyatrosuna Çamur at"mıyoruz. "Devlet Sadakası" çanağındaki çamurla beslenen tiyatroları deşifre ediyoruz...

Devletin, "Beş Yıldızlı Otellere, Özel ve Vakıf Üniversitelerine" ne kadar para aktardığını görmemiz için, üç maymunu oynamamız için bizlere sunulan "Devlet Sadakası"nın çanağını yalamak istemediğimizden, tartışmanın sürmesini, sonsuza dek sürmesini istiyoruz ve buna gücümüz yeter. Yüce Hektor, lütfen bizi anla!...

Alevi yada başka din taraftarı olan insanları yok sayan İslam Faşizmi'nin aracı halinde çalışan "DİYANET İŞLERİNİN Bütçesinden Haberdar" olduğumuzdan, tıpkı Diyanet İşleri bütçesine karşı olduğumuz gibi, "Devlet Sadakası" çanağını yalayanlara da karşıyız...

Yüce Hektor, son sözünüz bayağı Kasımpaşa ağızı kokuyor: "ÖLÜYÜ DİRİYİ HALLETTİNİZ SIRA TİYATROLARA MI GELDİ" O sözün aslının ne olduğunu, sokak kültürünü özümsemiş herkes bilir: Ölüyü diriyi .iktin, şimdi bize mi göz diktin"dir... Aslına yakın yazmak için tek bir nokta (.) yeterliydi, neden özgün halini değiştirdin, dönüştürdün Yüce Hektor?!...