12 Eylül Faşizmi'nin dayattığı "düşünmeyen insan" modelinin bir örneği olan; "Tiyatroya Devlet Sadakası" anlayışı çürüdü, küflendi, ceset haline geldi, kokuyor...
"Ölüleri Gömün" diyerek, bizleri uzun yıllar önce uyaran Irvin Shaw'un, ne denli haklı olduğu, her geçen gün, daha net olarak kendini gösteriyor...
12 Eylül Faşizmi'nin dayattığı kültür - sanat olayı olan "Devlet Sadakası" bir an önce gömülmeli...
Sadaka ile rüşvet kokteyli olan T.C Turizm ve Kültür Bakanlığı Desteği ile bitkisel hayatını sürdürmek isteyen kapitalist imgeciler, tarihe ve topluma karşı suç işliyorlar...
Tarih ve toplum, kendi mantığı içerisinde tepkimede bulunuyor...
Bulunmaz Tiyatro'nun yaşamının yansımalarından biri olan "Sadakaya Hayır!" sloganı, karşılığını bulmaya başladı...
tiyatrom ve onun yöneticisi A. Ertuğrul Timur, önemli bir yaraya parmak bastı... Cerahatlanan yara kapitalist imgecilerin yüzüne sıçramaya başladı...
tiyatrom'u, bazı çekincelerimizi daha sonra belirtmek üzere, destekliyor ve "tepki defteri"ne düşenleri, ısrarla görüşlerinize sunmak istiyoruz:
Gamze Çakır (tiyatrocu / öğretmen)
Tiyatrolar da okullar da temizlensin!
Tiyatrolara yapılan sözde yardımlar nemenem bir aldatmacadır zaten biliyoruz. Geçsinler bunları! Ama okullardaki eğitim sistemi kirlenmiş iken yapılmasını istediğimiz salonlar da ancak boşluğa yapılan çığlıklar gibi yok olacaklar. Mesele kurulmuş olan kirli sistemi temizleyebilmekte. Tabi yinede atılan her adıma ihtiyacımız var.
Özgür Yüksekdağ (tiyatrocu / psikolojik danışman)
Sadaka değil AŞK istiyoruz!
Yıllardır hatta ezelden beri tiyatroya politik rant amaçlı yapılan sahte yardımları (sadakaları) kabullenmek sessizliği, köleliği beraberinde getirmiştir. Artık buna, onuruna sahip çıkarak tüm tiyatro yapılarının hep bir ağızdan karşı çıkması gereklidir: Sadaka değil, AŞK istiyoruz!
tıkla: tiyatrom