3 Mayıs 2007 Perşembe

QUO VADIS

Kemal Başar

(Ön not: Ankara Devlet Tiyatrosu Müdür Vekili Kemal Başar'ın yazısını önemli bulduk, yayımlamaya karar verdik... Arada parantez açıp, kapatmayı da ihmal etmedik...OYUN)

Başar - Nereye gidiyorum...

OYUN - (Bilmiyoruz...)

Başar - Bu cümleyi meslek yaşamıma başladığımdan beri hep aklımda tutmaya çalışırım.

OYUN - (İyi yaparsın!)

Başar - Profesyonel tiyatroculuğa, konservatuar yıllarındaki birkaç denemeyi saymazsak 1989'da başladım.

OYUN - (Çok önemli bir durum değil.)

Başar - Oyunculuk yaptım daha çok, ama yaklaşık altı yıldır sahneye çıkmıyorum.

OYUN - (Sen birşeyler yitirmiş olabilirsin de, sahne çok şey kazanmıştır.)

Başar - Oyunlar yönetiyorum.

OYUN - (Aynı zamanda oyunlar kaldırıyorsun - yasaklıyorsun.)

Başar - 2002'den beri de Avrupa'nın çeşitli festivallerini izliyorum.

OYUN - (Yoldaşın Tuncer Cücenoğlu ile birlikte...)

Başar - Bu, yurt dışında senede 40-50 oyun seyrediyorum anlamına geliyor.

OYUN - (Yurt içinde de Lysistrata'yı yasaklıyorsun!)

Başar - Avrupalı yönetmenlerle bir arada oluyorum; yazarlarla, dramaturglarla, oyuncularla, tasarımcılarla, yapımcılarla, organizatörlerle...

OYUN - (İ. Mine Acar ile de...)

Başar - Bu süreçte Avrupa'nın birçok kentini de görme fırsatını buldum.

OYUN - (İşte bu çok önemli!)

Başar - Değişik uluslardan farklı farklı insanlar tanıdım.

OYUN - (Biz de, Ankara Devlet Tiyatrosu Müdür Vekili olduktan sonra, seni daha iyi tanıdık...)

Başar - İşte bu dört yıl, benim hen dünyaya, hem tiyatroya bakışımı değiştirdi.

OYUN - (Dünya görüşünü mü değiştirdin?)

Başar - Artık eminim.

OYUN - (Neden?)

Başar - Tiyatro, bu mesleği yapmalarından ötürü doğal olarak egoları şişiklerin kendilerini daha da önemsetmek için uydurdukları ve üstünde hiç düşünülmeden, tartışılmadan -bu bizim coğrafyanın bir özelliğidir- kabul edildiği gibi, bir eğitim aracı değil.

OYUN - (Ya ne?!)

Başar - Bir yaratı, bir sanat eseri yalnızcı; aynı zamanda bir birey olan sanatçının toplum içinde kendini var edebilmek için yaptığı...

OYUN - (Tam bir taşra politikacısı gibi söylem geliştiriyorsun!)

Başar - Seçtiği bir konu ya da tema üzerine düşüncelerini her gece 400-500 kişiye aktarabilmek için bir araç olarak kullandığı...

OYUN - (Egemenlerin çizdiği sınırlar içerisinde...)

Başar - Ders vermekmiş...

OYUN - (Kim ders verecek?)

Başar
- Yönetmenin ne haddine!

OYUN - (Yönetmen ne işe yarar?)

Başar - O yaratısını sunar; kime beğenir, kimi beğenmez.

OYUN - (Genellikle beğenilmez...)

Başar - Kimi yararlanır, kimi daha salondan çıkarken oyunu unutur.

OYUN - (Haklılar!)

Başar - Herkes alacağı kadar alır zaten.

OYUN - (Bu denli yuvarlak ve anlamsız sözleri nereden buluyorsun?)

Başar - "Tiyatro bir eğitim aracıdır" diye zorlamak niye!

OYUN - (Bilmem...)

Başar - Bu düşünce, yaptığım işin önemini azaltmıyor; daha da kutsallaştırıyor benim gözümde!

OYUN - (İ. Mine Acar'ın gözünde de!)

Başar - Ressamın resmini, heykeltraşın heykelini, bestecinin müziğini sevdiği kadar seviyorum ben de her oyunumu.

OYUN - (Coşkun Irmak'ın oyununu sevmediğin kadar!!!)

Başar - Kaç ay kafa patlatmışım, kaç uykusuz gecem geçmiş!

OYUN - (Coşkun Irmak da kafa patlatmış, o da uykusuz geceler geçirmiş!!!)

Başar - Her anında alın terim, her dokusunda benim ve yaratıcı ekibimin emeği var!

OYUN - (Coşkun Irmak'ın da alın teri var!!!)

Başar - Yukarıda sıraladığım düşüncelerin de ışığında Avrupa tiyatrosunun geldiği noktayı far ettiğimde, topluma eğitim aracı olarak empoze edilen tiyatromuzun halini de acıyla görüverdim.

OYUN - (Senin düşünce dizgene, tersinden faşizm denir!)

Başar - Devletin kültür politikası yok.

OYUN - (Tam bir aldatmaca: devlet, faşist kültür politikasıyla ayakta duruyor!)

Başar - Ülkemizde modern tiyatro yapılalı yüzyılı geçmiş, ulusal tiyatromuzu oluşturamamışız.

OYUN - (Oyun kaldıran, yasaklayan zihniyetle, hiçbir şey oluşturulamaz!)

Başar - Ödenekli tiyatrolarımız bırakın iler dönük strateji geliştirmeyi, kısa vadeli plan bile yapmıyor, yapamıyor.

OYUN - (Silah zoruyla dayatılan Anayasa ve 12 Eylül Faşizmi'nin Anayasa'sına dayanarak oluşturulan Siyasal Partiler Yasası ile Seçim Yasası sayesinde yüzde yirmi altı ile iktidara gelen azınlık hükümetinin saptadığı kültür bakanının dayatmasıyla koltuğa oturan sizin gibi vekiller sayesinde, nasıl uzun vadeli plan yapılabilir ki?!!!)

Başar - Oyunları çoğunda, üstelik nitelikli oyuncular, aslında iyi bir trafik memuru olabilecek, ama hasbelkader rejisöz olmuş birinin köleleri olarak sahneye testi gibi yerleştiriliyor; aman herkes görünsün, kimse kimseyi marke etmesin yeter!

OYUN - (Karşı çık yada istifa et!!!)

Başar - Yönetmenlerin çoğunun ne yaşadığı çağdan, ne dünyadan, ne içinde bulunduğu toplumdan haberi, ne de sosyolojiden, felsefeden, estetikten, sanat akımlarından anladığı var.

OYUN - (Anlayanlar her türlü işkenceden geçiriliyor, oyunları kaldırılıyor, yasaklanıyor!)

Başar - Zaten buna gerek de yok, nasıl olsa herkes alkışlıyor.

OYUN - (Tuzu kurular...)

Başar - Salla, gitsin...

OYUN - (Ne denli sallarsan, o denli iyidir; vekil bile tayin edilebilirsin!)

Başar - Üsluba, yoruma ne hacet!

OYUN - (Üsluba dikkat edenlere soruşturma açılıyor da!...)

Başar - Yazar ne yazdıysa, güzel konuşan insanlar azıcık devinip söyleyiversin, tamam...

OYUN - (Faşizmin tiyatro anlayışı, bunun ötesine gidemez...)

Başar - Statik, ölü bir şey, yaşamın aynası diye yutturuluyor.

OYUN - (İnsanların yutması için tüm anti-demokratik durumlar ayarlanmış.)

Başar - Sahne nefes almıyor.

OYUN - (Sayenizde...)

Başar - Bu yaşamayan işlerde tasarımcıların yönetmenlerin bir adım önünde olduğunun, ne yazık ki yönetmenler farkında değil.

OYUN - (Lafa bu denli dolandırmak, büyük beceri gerektirir!)

Başar - Aslında işlerine de geliyor, tasarımcıların gayretiyle yürüyor birçok oyun..

OYUN - (Sıktın ama Kemal Başar!)

Başar - Tabii bu arada metinlere aman dokunmayın, yazarlar sizi yer!

OYUN - (Kim bu yazarlar?)

Başar - Köşeleri kapıp kendilerine eleştirmen süsü veren bilgisizleri hele bir eleştirmeye kalkın, tiyatrocuların emeğinden nemalanan işbirlikçileri de devreye girer, işiniz biter!

OYUN - (Kim bu işbirlikçiler?)

Başar
- "Nereye gidiyorsun" diye soran da oldu elbette bu yolculukta...

OYUN - (Tuncer Cücenoğlu ile İ. Mine Acar mı?)

Başar - Kimiyle devam ediyoruz.

OYUN - (Güzel...)

Başar
- Çoğu yarı yolda indi.

OYUN - (Bu da güzel...)

Başar - Yazdıklarını yönetmen ya da önermem için dostluk numarasıyla yanaşan yazar gördüm; çevirmenler de...

OYUN - (Kim bunlar?)

Başar - Provalar sırasında işlerine geldiğinde en iyi dost görünüp sonra arkadan kuyu kazmaya çalışan dedikoducu oyuncular...

OYUN - (Halktan uzak, halka düşman bir kurumda sanat yapmak kolay değil!)

Başar - Alavere dalavere ile oyuncularımı kendi yönettiklerine alıp benim oyunlarımı oynanmaz hale getirmeye çalışan yönetmenler...

OYUN - (Yeteeer, kim bunlar?)


Kemal Başar, muhalefetteyken, "oyuncularımı kendi yönettiklerine alıp" sözcükleriyle serzenişte bulunuyor... Yüzde yirmi altı oyla iktidarı ele geçiren AKP'nin vekaletle tiyatro yönetmesinin olanaklarından yararlanarak, Coşkun Irmak'ın "Lysistrata" oyununu kaldırıyor/yasaklıyor ve bu oyunda oynayanları da "kendi yönettiklerine alıp" yoluna devam ediyor...

Önemli not: "Bu arada, Ankara DT, yeni Müdür V.’nin ilk oyunu olan “Bozkır Dirliği”ni sergilemeye başladı. Kemal Başar’a hayırlı olsun... da; şu “nitelik sorunu” geldi aklıma. “Bozkır Dirliği”nde 1 tane (Sayı ile: BİR.) kadrolu sanatçı var. Geri kalan oyuncular, figüran. Kaç kişi mi? 17. (Sayı ile: ONYEDİ.) Bir kadrolu sanatçı, onyedi figüran!

Figüranlardan üç tanesi de, “Lysistrata” kadrosunda yer alanlardan.

Oynanmakta olan 13 oyunu (“Bahçemdeki Ayı”yı saymıyorum.) sanatsal kaygılarla ve nitelik uğruna doğrayıveren Müdür V., kendi döneminin yapımı “Bozkır Dirliği”ndeki bu garabeti nasıl açıklıyor acaba?" (Bkz. Coşkun Irmak: LYSİSTRATA'YA YAS MI YARAŞIR - 3)


Başar - Bilgisizliğin ve sevgisizliğin esir aldığı tiyatro can çekişiyor, ne gam.

OYUN - (Biz sürekli olarak söylüyoruz; çürüyen, küflenen, intihar edip, ceset haline gelen tiyatro diye...)

Başar
- Nereye gidiyoruz?

OYUN - (Uçuruma!!!)

tıkla: tiyatrokeyfi