Mustafa Demirkanlı
14/03/05
Geçenlerde Fransız Kültür Merkezi'nde, Filiz Kutlar ile Erkan Sever'in sahnelediği "Bilitis'in Şarkıları" oyununu izledim, izlemek denebilirse. Oyunun ortalarında üst katta başlayan masa-sandalye gıcırtıları yaklaşık yirmi dakika devam etti. Ne müdahale eden var ne de dur diyen. Sonrasında gürültünün nedenini anladık, hazretler kokteyl hazırlığı yapıyorlarmış. Kokteyl hazırlığı yapan görevlilerin (en azından benim konuştuğumun) Türk olmadığını biliyorum. Olur böyle şeyler, bizde de olur. Ancak bizde olduğu zaman ertesi gün söylemediğimizi bırakmaz, yerden yere vururuz. Ardından bu hatayı yapan gariban işinden olur, yetkililer "gereğinin yapıldığı" açıklamasını yapmakta gecikmezler. Kokteyl sırasında ne tepki verene rastladım ne de özür dileyene.
Geçenlerde Profilo Kültür Merkezi'nde, yeni bir tiyatro; Tiyatro Duru'nun sahneleyeceği, Emre Kınay ile Arif Akkaya'nın oynadığı "Kara Sohbet" oyununun akışlı son genel provasına davetliydim, topu topu 10-15 kişiydik, oyunun arasında yukarıdan gürültüler gelmeye başladı, iki-üç kişi yerinden fırladı, gürültüler de anında son buldu, prova sonunda da "özür dilediler". Biz de olur böyle şeyler, ama böyle olur.
Geçenlerde Oscar'ı -yoksa noel miydi?- almaya kafayı takmış oyuncumuz -şair de olabilir- Orhan Pamuk buyuruverdi: önümüze geleni kesip biçmişiz. Biz yaparız. Olur böyle şeyler, deyip geçmek istedim olmadı, bir iki satır karalamak istedim onu da beceremedim. Şimdi de koskoca yazara oyuncu, şair diyerek aşağılamaya kalktım. "Oscar" mıydı, "noel" miydi diye aklımca tii'ye alıyorum. Galiba hepsinin özeti, Alev Alatlı'nın Zaman Gazetesi'nde dört gün devam eden ve aşağıdaki paragrafla son bulan: "Barış, Hakikat ve Adalet Adına "
Orhan Pamuk'a Açık Mektup" makalesinde yatıyor."Orhan Pamuk'a gelince: Teessüf ettiğim, Pamuk'un Müslüman ve Türk kimliğinin son artıklarından kurtulma, Avrupalı düzene entegre olma azmi değil, bunu çok gördük. Teessüf ettiğim, Pamuk'un Batı medyası nezdinde inanılırlık ihdas etme çabası içinde Türkiye'yi Batı medeniyetinin anti-tezi olarak küçümsemesi de değil, bunu da çok gördük. Teessüf ettiğim, özetleyegeldiğim faciaya rağmen yaşayakalmakta başarılı olmaktan gayrı bir ayıbı olmayan Türkiye'nin şamar oğlanı yapılmasına seyirci kalmaktan öte yüreklendiriyor olması. Teessüf ettiğim, bir Türk yazarının başarısından duyduğum keyfi böylece boğazıma tıkarken, bu toprakların insanlarının Batı kamuoyu nezdindeki başarılarının hemen her zaman liyakat dışında birtakım pazarlıklara tabi olduğu şeklindeki sakatlayıcı duyguyu bir kez daha hortlatmış olması."
Afganistan'da, Irak'ta bugün yaşanan soykırıma ses etmeyen Batı ve Batı'ya yamanmaya kalkan yazarlarımız ile oyuna davet edip tepemizde sandalye, masa gıcırtılarıyla canımızdan bezdirenler ile genel provada özür dileyenler. Biz, ister solcu olalım ister sağcı, kimimiz müslüman kimimiz ateist, fark etmiyor, biz, kendimizi sevmiyoruz, bize bu dayatıldı, öğrendik ve paşa paşa uyguluyoruz. özdeyişlerimizin arasına bile giriverdi: "Biz adam olmayız."
YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
Şimdi tam zamanı / 11 Temmuz 2005
Bakan Koç’a Açık Mektup / 4 Temmuz 2005
Alev Alatlı, 1987 / 27 Haziran 2005
Testi Kırılmadan... / 30 Mayıs 2005
Şeref Üyesi ve Soykırım Kemanları / 23 Mayıs 2005
Afife Tiyatro Ödülleri-III / 16 Mayıs 2005
Neş'e ve Çocuk / 9 Mayıs 2005
Afife Tiyatro Ödülleri-II / 2 Mayıs 2005
Afife Tiyatro ödülleri / 25 Nisan 2005
Canım Arkadaşım / 11 Nisan 2005
Orhan Pamuk ve Biz / 4 Nisan 2005
Tiyatrocu Ağlamaz / 28 Mart 2005
"Mucize" ve Özlem Tekin / 21 Mart 2005
Biz Adam Olmayız! / 14 Mart 2005
Tiyatro… Tiyatro… 15 Yaşında... / 7 Mart 2005
tıkla: BirGün