11 Nisan 2007 Çarşamba

Devlet Tiyatroları'nda 'sağ - sol çatışması'

Uygarlık, çatışkılardan fışkırır... Üretim, karşıt düşünüşlerin bireşimiyle yeşerir... Kalıcılık, günlük kavgaların oluşturduğu çelişkilerle sağlanır...

Her alanda olduğu gibi, tiyatro sanatında da; çatışkı, karşıtlık, kavga ivmelendiricidir...

Her sanat dalı, "sağ - sol çatışması" ile ilerler... Çağdaşlaşır... Çağına uygun hale gelir...

Devlet Tiyatroları, bizim bu kuruma olumsuz bakmamız bir yana, kendi içinde de; çatışkı, karşıtlık, kavga yaşıyor...

Bu ülke, nasıl ki, AKP iktidarını "hak ediyor" ise; Devlet Tiyatroları'nın da, "vekaleten" yaşamasını ve oksijen çadırından çıkması olanaksız bir hasta gibi soluksuz kalmasını "hak ediyor"...

Halkın haklı gücünü arkasına almadan iktidarı işgal eden AKP; her alanda olduğu gibi, tiyatro alanında da herşeyi eline yüzüne bulaştırıyor... Asaleten atanmışları ayıklayıp, vekaleten atanmışları birer paspas gibi kullanıyor...

İ. Mine Acar, vekaleten Devlet Tiyatroları müdürü oluyor... O da, Ankara Devlet Tiyatrosu'nun başına, Kemal Başar'ı vekaleten atıyor...

Mine Acar Atilla Koç'u izliyor, Kemal Başar Mine Acar'ı izliyor; "körler körleri izliyor..."

Kemal Başar, tam bir faşist subay tavrıyla, ("SS subaylarının 'heil Hitler!' diye bitirdikleri 'hot zot'ları çağrıştıran" Coşkun Büktel http://www.coskunbuktel.com/coskunirmaklysistratabir.htm) yönetime gelir gelmez, akıl almaz bir e-posta yayımladı:

“Özgün İleti

Kimden : Ankara DT Müdürlüğü

Kime : (103 DT SANATÇISININ ADRESİ VAR BURADA. y.n)

Gönderme tarihi : 27/03/2007 18:06

Konu : Yeni Sezonda Kaldırılacak Olan Oyunlar

Değerli sanatçı dostlarım;

Aşağıdaki listede yazılı olan oyunlar; önümüzdeki sezon için tasarlanan yeni yapımlara yer açılması, oyuncu ve diğer çalışanlarımızın rahatlatılması, kimilerinde yalnızca figüranlardan yararlanılması, kimilerinin nitelik sorunları, bazılarının ise Ankara Devlet Tiyatrosu Sanat Yönetimi'nin bugünün tiyatrosuna bakışıyla uyuşmaması gibi nedenlerle 31 Mayıs 2007 tarihi itibariyle Ankara Devlet Tiyatrosu'nun repertuarından kaldırılacak ve tamamen kendi tasarrumuz olan, Genel Müdürlüğün de onayıyla alınmış bu kararımız konusunda kimseyle ikili görüşme yapılmayacak, rica ya da öneri kabul edilmeyecektir.

Bilgilerinizi rica ederim.

Kemal Başar

Ankara Devlet Tiyatrosu Müdür V."

Kaynak:http://www.tiyatrom.com/coskun_irmak_20.htm

Bu faşizan duruma karşı tavrımızı belirten kısa bir yazı yazmıştık:http://tiyatroyun.blogspot.com/2007/04/ankara-devlet-tiyatrosunda-sanatsal.html

Bu konuda Coşkun Büktel de, önemli bir yazıyla "katkı"da bulundu:http://www.coskunbuktel.com/coskunirmaklysistratabir.htm

Özetlediğimiz durum sonrası, www.tiyatrodergisi.com.tr adlı site, kendi yayım siyasasına uygun olarak duruma "müdahale" etti:http://www.tiyatrodergisi.com.tr/public/?nid=3258

"Yara Patladı, İrin Ortalığa Saçılıyor" başlıklı yazısı ilginçti tiyatrodergisi.com.tr'nin...

İlk tümcesini alalım; "Devlet Tiyatroları, bu kez de Coşkun Irmak - Kemal Başar tartışmasına sahne oluyor."

Bizce, bu tartışma; "sağ - sol çatışması"...

Bizce, Coşkun Irmak doğruyu (solu) ve Kemal Başar yanlışı (sağı) temsil ediyor...

İkinci tümce; "Kısaca, artık kırılan kol yen içinde kendine yer bulamıyor."

Bizce, ceset kokmaya başladı...

Bizce, Coşkun Irmak yaşamı (solu) ve Kemal Başar ölümü (sağı) temsil ediyor...

Üçüncü tümce; "Dergimiz eleştirmenlerinden Ragıp Ertuğrul'un oyununa yönelttiği eleştiri yazısından sonra, olayı iftira boyutuna taşıyarak arkadaşlarını da kandırıp, kandıramadıklarının ise izni olmadan imzasını metnin altına koyan ve adı geçen imza sahiplerinin bir kısmının haberim yok demesi, bir kısmının ise gerçeği öğrendikten sonra imzasını çekmesi ile sonuçlanan olayın ardından Ankara Devlet Tiyatrosu Müdür Vekilliği'ne atanan Kemal Başar, bu kez de e-posta ile Ankara Devlet Tiyatrosu oyuncu ve yönetmenlerine direktif yayımlayarak bir ilki gerçekleştirdi."

Coşkun Büktel'e, Hilmi Bulunmaz hakkında "sahtekar" sözcüğünü de kullanarak bir e-posta yollayarak, "bir ilki gerçekleştir"miş olan Mustafa Demirkanlı, Kemal Başar'ın "olayı iftira boyutuna taşı"masından neden rahatsız olduğunu anlamakta zorlanıyoruz...

Gelelim Mustafa Demirkanlı'nın yazısının ikinci bölümüne:

"Konu ile ilgili yorum yazısını ise Coşkun Büktel'den aktarıyoruz."

Bizce, doğru yapıyorsun... Coşkun Büktel'in yazısı sitenizi zenginleştirir...

"Yazı, www.coskunbuktel.com sitesinden alınmıştır."

Kaynak göstermek, güvenirlilik duygusunun gelişmesine neden olur...

"Coşkun Büktel'den ilk kez bir yazı alıyoruz,"

Daha önce, Coşkun Büktel'in, bizi eleştiren; "Böyle bir 'Oyun'da yokum" adlı yazısını yayımlamasına karşın, ya unutmuş yada unutmuş gibi yapmış; http://www.tiyatrodergisi.com.tr/public/default.aspx?nid=3124

"Coşkun Büktel ilk kez kendi meselesinin (Theope'nin) dışına çıkarak bir yazı yazma becerisini gösterdiği için, kendisinin dışında da tiyatro olduğunu ve sorunları olduğunu (skandal da diyebiliriz) hatırladığı için."

"Hatırlamak" için önce unutmak gerekir... Bizce, Coşkun Büktel, "kendisinin dışında da tiyatro olduğunu ve sorunları olduğunu (skandal da diyebiliriz)" unutmuyor ki, hatırlasın!..

"Umarız, bundan sonra -Theope'den sonra- (Shakespeare'siz Herifler'i saymıyoruz, çünkü Theope'nin hıncıyla yazılmış bir oyundu.) enerjisini yeni oyunlar yazmaya yöneltir, Theope'nin tesadüfi olmadığını dosta düşmana gösterir."

Bizce, "bundan sonra" Mustafa Demirkanlı konu belirlesin; Coşkun Büktel ona göre yazsın...

Coşkun Irmak'ın yazısını www.tiyatrom.com bile, Hilmi Bulunmaz ile Coşkun Büktel ilgilendikten, özellikle Büktel ciddi bir editör yazısı yazdıktan sonra, bir başka dikdörtgene daha yerleştirme gereksinimi duydu...

Bayağı bir ses getiren ve gündemde bulunan yazıdan sonra, durum "değerlendirmesi" yapan Mustafa Demirkanlı, Kenan Işık'ın Kültür Bakanlığı müşaviri olduğunu duyuran Milliyet gazetesi (Kenan Işık da Milliyet'ten duyduğunu iddia etmesine karşın) çıkışlı haberi, kendisine özel demeç verilmiş gibi bir havayla yayımlarken, ne Coşkun Büktel konusunda, ne de herhangi başka bir konuda inandırıcı olamıyor...