21 Mart 2007 Çarşamba

Tavır dergisinde yayımlanan bir yazımız

Bir Harfin Anlamının Büyüklüğü

Hilmi Bulunmaz

Malumunuz alfabe “a” ile başlar ve “z” ye dek gider. Her harfin, kendince büyük önemi vardır…

Yazı işiyle uğraşanlar, harfle resim yapan insana benzerler. Renk uyumunu iyi sağlayan insan nasıl ki, başka etmenlerle birlikte ressam diye anılırsa, harflere hakkını vererek kullanan insana da yazar denilir…

Bana önem verip, her sayısını yollayan Tavır dergisi çalışanlarının, ne denli incelikli davrandıklarının ayrımındayım. Salt bana değil, kendilerini anlayan herkese incelikli davrandıklarını biliyorum…

Tüm yazılarını okuyamadığım için Tavır dergisi çalışanlarının anlayışlı bakış açılarına gereksinim duyuyorum. Yazıların bazılarını “bildiğimden” okumuyorum. Bazılarınıysa okuma isteğimin olmamasından…

Eylül 2006 sayısının ilk yazısı beni ilgilendirdiği için, büyük bir dikkat ve özenle okudum. İkinci yazı da benim için çok önemli bir konuyu içerdiğinden, onu da içercesine okuma gereksinimi duydum…

İmdi, Tavır’ı çıktığı günden beri bilen, bazı konularda “Tavırcılar” ile ortak paydalarda buluşan biriyim. Faşizmin kültür merkezlerine saldırdığı dönemde, her türlü saldırıyı göğüsleyerek, Tavır ile ortak tavır alma eylemliliğinde bulunan bir yapının (Bulunmaz Kültür Merkezi) sahibi olarak, “sıradan” okurlara göre, daha içten bir okur olarak varlığımı sürdürüyorum…

“Güncel” üst başlığıyla yazılan “Devlet, Tiyatrolara Para Yardımını Keserken” adlı Mehmet Esatoğlu imzalı yazıyı okurken, itirazlar oluştu beynimde. Genel geçer şeylerle yazısını kotarmaya çalışan imzanın, birçok görüşüne katılmamakla birlikte, asıl itirazım şu tümceye karşı gelişti:

“… Para alanlar ağlıyor, almayanlar ise suskun.”

İşte bir harfin, ne denli büyük önem içerdiğini örnekleyen bir tümce.

Tümce şöyle olsaydı:

“... Para alanlar ağlıyor, al(a)mayanlar ise suskun.”

Hiçbir itirazımız olamazdı.

Neden?..

Çünkü biz (Bulunmaz Tiyatro-İstanbul) para “almayanlardanız”. Başvuruda bulunmuyoruz. Bulunup da para vermeseler, “alamayanlardan” oluruz. Örnekse, Ali Poyrazoğlu “Oğlum Çiçek Açıyor” adlı projeyle başvuruyor ve para vermiyorlar. Demek ki Poyrazoğlu, “alamayanlardan”. Yine Ankara Sanat Tiyatrosu, “Bir Halk Düşmanı” adlı oyunla başvuruyor, onlara da para verilmiyor. Demek onlar da “alamayanlardan”. Biz, devrimci dünya görüşüne sahip olduğumuzdan, faşizmin sadakasına gereksinim duymadığımız için, başvuruda bulunmuyoruz ve para “almıyoruz”. Dolayısıyla bizim başvurmamamız, başlı başına bir “suskun olmama hali”. Bizim dışımızda da başvurmayan ve “almayan” başkalarının varlığı kulağıma geliyor. Ancak ben, öncelikle kendi tavrımdan sorumluyum…

Kaynak:
http://www.grupyorum.net/tavir/goruntu.php?makale_id=901&s_govde=&s_sayi_id=&&PHPSESSID=69c3f923cdbee748e5e16d9f5013cc04