31 Mart 2007 Cumartesi

Semih Çelenk ile Veda Hutbesi Diyalogu


Not: Tırnak imiyle ve kalın yazılmış yazılar, Semih Çelenk'e aittir...

tıkla: Gölge Tiyatro

- "Giderek daha çok dillendirilmeye başlandı."

- Daha çok coskunbuktel.com ve tiyatroyun.com sitelerinde "dillendirilmeye başlandı."

- "Ülkemizde tiyatro sanatı bir çöküş yaşıyor."

- "Tiyatro sanatı" değil, bir türlü sanat haline getirilemeyen yarı-feodal, yarı-kapitalist tiyatro "çöküş yaşıyor."

- "İktidar, belki de tiyatro sanatı ile halkın arasındaki bağın zayıflamasını fırsat bilip, her türlü yıkıcılıkla saldırıyor."

- Siyasal iktidarla, tiyatral iktidar arasında kopukluk yok ki!... Halkla tiyatro arasında kopukluk var...

- "Oyunların yasaklanmasından, Devlet Tiyatrosu'na, İstanbul Şehir Tiyatrosu'na yapılan baskının ve şiddetin binbir türlüsü, adeta bir intikam duygusu ile gün aşırı uygulamaya konuluyor."

- Günümüzde, kapitalist anlayış, salt yasaklayarak iş yapmıyor... Kapitalist anlayışa hizmet edecek tiyatro esnafı yetiştirmek için, üniversitelere de büyük görevler düşüyor...

- "Evet, gördüğümüz böyle bir resim. Peki bu resmin ardında ne var?"

- Bu resmin ardında 12 Eylül Faşizmi ve oligarşik dikta anlayışı var...

- "Hepimiz belki bu saldırıları görüyoruz, hepimiz belki bu saldırılara karşı sesimizi yükseltiyoruz ama bu saldırının odağını, ardında yatan zihniyeti nedense doğru tarif edemiyoruz."

- "Hepimiz"in içinde bizim de olduğumuzu varsayarak, müdahale etme gereksinimi duyduğumuzdan, birşeyler yazmak istiyoruz; "ardında yatan zihniyet" kapitalist zihniyet... Altta kalanın canı çıksın zihniyeti... Aslanı kediye boğdurma zihniyeti... Coşkun Büktel'in yazarlık haklarını, Özdemir Nutku'ya yedirme zihniyeti... (tıkla: Theope Polemiği)

- "Bu yüzden de, bütün olanı biteni bir 'ilerici-gerici' kavgasına indirgiyoruz."

- Biz, indirgemiyoruz... Sınıfsal kavga indirgiyor...

- "Yok AKM yıkılacakmış da yerine cami yapılacakmış, yok ortalığı kara çarşaflılar saracakmış falan filan..."

- Mustafa Demirkanlı, A. Ertuğrul Timur, TOBAV, Nazım Hikmet Kültür Merkezi... gibi kişi ve kuruluşlar kastediliyorsa, sanırız, onlar gerekli yanıtı verirler... Bizim tek bir amacımız var; Semih Çelenk'in yazısını "fırsat" bilip, kendi düşüncelerimizi açıklamaya çalışmak!...

- "Bunların tamamı meselenin aslını örten 'folklorik' ögelerdir."

- Coşkun Büktel'e yanıt verme yada Özdemir Nutku'nun iftiracı olduğunu irdeleme yerine, sosyolojik irdelemelerde bulunmayı yeğliyorsun...

- "Yaşantımızın giderek hoyratlaşması, şiddet, temel insani değerlerin kaybolması, lumpenleşme, ölüme ve öldürmeye eğilimli insanların giderek çoğalması, kentlerin yaşanmaz hale gelmesi, işsizlik, yoksulluk ve açlığın iç acıtan bir hal alması, bunların hepsi sadece basit bir 'ilerici-gerici' kavgası ile açıklanabilecek şeyler değildir."

- Nedir? Neyle açıklanabilir? Kutsal kitaplarla mı?!...

- "Bu saldırının ardındaki zihniyeti iyi tarif etmemiz gerekiyor."

- Bizce de!...

- "Bu saldırın ardındaki zihniyet, 'azgın liberalizm"dir."

- Demek liberalizm azgın olmasa, herşey kendiliğinden düzeliverecek...

- "Azgın liberalizm insanı, doğayı takmadığı gibi inançları, dini, gelenekleri görenekleri de iplemez."

- Kapitalizm sözcüğüyle derdimizi rahatça anlatabileceğimiz kanısındayız...

- " 'Takiyye' deyip duruyoruz ya, bu 'azgın liberaller' için, 'tersine bir takiyye'den söz etmek mümkün olabilir ancak."

- Sanırız, Zaman gazetesi; Ege Eki çıkaracak ve sizi de bölge kültür servisi şefi yapacak...

- "Azgın, doyumsuz liberal zihniyetlerini 'islami' bir örtüyle sakladıklarından belki ama 'dinci' ya da 'dindar' oldukları kocaman bir yalandır."

- Karl Marks: "Din afyondur." demiş...

- "Kapitalizm'in çağımızdaki, güya 'insan'ı ve 'özgürlük'ü merkeze koyan bu azgın 'liberal' aşaması ve onun folklorik giysilerinden biri olan 'küreselleşme'nin tek bir parametresi var."

- Doğru: Kapitalizm, para'yı metre ile ölçtüğünden, parametre önemlidir...

- " O da 'karlılık'.

- Başka türlüsü olası değil!...

- " 'Kar getirmeyen hiçbir şey gerekli değildir.' şiarından hareket eden bu azgın liberalizm, 'tüketici birey'i herşeyin merkezine koymaktadır."

- Tıpkı, 12 Eylül Faşizmi'nin hemen ardından (1982 yılında) kurulan 9 Eylül Üniversitesi'nin sağladığı toplumsal saygınlıktan yararlanan Özdemir Nutku'nun düşünce yapısı gibi...

- "Tüketmeyen, yoksul, işsiz, aç insanları sistem dışı kabul etmekte; büyük kitleleri sadece bir 'güvenlik' sorununa indirgemektedir."

- Tam tersine, sistem içi kabul etmekte ve onları, çalışanlar üzerinde birer tehdit ögesi olarak kullanmaktadır... Yanlış bir sosyoloji yolundasın Semih Çelenk...

- "Yani ya karhane düzeninden yanasınız ya da sadece basit bir 'güvenlik' sorunusunuz."

- Kendini bilen ve aynı zamanda maddi açlık içerisinde olan birçok insan tanıyorum; "karhane düzeninden yana" değiller, "basit bir 'güvenlik' sorunu" ögesi de değiller!...

- " Bugün AKP iktidarı ve belediyeleri, çıkarttıkları yasalarla, yaptıkları düzenlemelerle, dünyanın azgın liberal politikalarının dümen suyundan gidiyorlar."

- Özdemir Nutku da aynı dümen suyundan giderek; 9 Eylül Üniversitesi, OYÇED (Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği) gibi yapılarda söz sahibi oluyor ve siz de (Gölge Tiyatro) olarak aynı kişiyi vaftiz edip, korumaya alıyordunuz/alıyorsunuz...

- "Yaptıkları aykırı birşey değil."

- Ne yapalım?... AKP'ye karşı savaşım vermeyelim mi?!...

- "Kendiliklerinden yaptıkları hiçbir şey yok."

- Ciddi misin?!...

- "Bugün dünyanın her köşesindeki iktidarların 'azgın liberalizm'in acentesi oldukları, her ülkenin giderek bir 'küresel kapitalizm' markasının, 'franchising' işletmesi olduğunu kabul etmemiz gerekiyor."

- Ciddi olamazsın... Tam bir teslimiyetçi yaklaşım...

- "Türkiye'de kültür ve sanata yapılan yatırımların azaldığını, varolan mekanların yıkıldığını, kültür ve sanatın engellendiğini, desteklenmediğini vb. söyleyip duruyoruz."

- Söyleyerek ne elde ediyorsunuz?!...

- "Peki o üzerine kültür sanat söylenceleri ürettiğimiz batıda kültür ve sanat, eskiden olduğu gibi koşulsuz destekleniyor mu?"

- Komşumuz karısını dövüyor diye, biz de karımızı dövmek zorunda mıyız?!...

- "Belki sanatçıları, kültür adamlarını paralize etmeye yarayan kimi fonlardan ve desteklerden söz edilebilir ama koşulsuz, sınırsız bir destekten bahsetmek mümkün değil."

- Semih birader, sen iyi misin?...

- "Amerika'da son on yıl içinde kaç tane senfoni orkestrasının kapatıldığını biliyor musunuz?"

- Otuz yıllık karımı, bugünden başlayarak dövmeye karar verdim... Şimdiye dek dövmediğim için pişmanlık duymaya başladım... Hatta hızımı alamayıp, tüm aile bireylerini falakaya yatırmaya karar verdim...

- "Kıta Avrupa'sında onlarca sanat kurumu ödeneklerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya."

- Bu hafta da Galatasaray ile Fenerbahçe karşı karşıya...

- "Geçen gün Almanya'da yaşayan bir meslektaşım, Berlin'de bir bankanın eski bir tiyatro binasını satın aldığını ve şimdilerde binayı yıkarak yerine büyük bir bina yapmakta olduğunu söylüyordu."

- Ben de geçen gün, işyerimdeki işçilerime: Bulunmaz Kültür Merkezi, MEDKOM, Ortaköy Kültür Merkezi, Alternatif Kültür Merkezi, Emek Kültür Merkezi... gibi devrimci olduğunu iddia eden yapıların faşizm tarafından tarumar edilmek istendiğini, bunun yanı sıra; İş Sanat, AkSAnat, Borusan Kültür Merkezi gibi kapitalist kültür tapınaklarının açıldığını, teşvik edildiğini söylüyordum...

- "İkinci Dünya Savaşı'nın hemen ertesinde önce tiyatro binalarını onaran Büyük Almanya'nın düştüğü hal bu işte."

- Bilmeyen de Mozambik'ten falan bahsediyorsun sanacak...

- "Onardığı tiyatro binalarını artık yıkmaya başlıyor."

- Kapitalizm böyledir; işine gelirse yapar, işine gelmezse yıkar!...

- "Çünkü o zaman onlara ihtiyacı vardı."

- Doğru...

- "Şimdi yok."

- Çok doğru...

- "Avrupa'da İngiltere'de ve Amerika'da parasız ve herkese eşit sağlık, eğitim hizmeti gibi uygulamalar giderek ortadan kalkıyor."

- Bu uygulamalar Marksizm'in ve Bolşevizm'in önünü kesmek için vardı... Şimdi böyle bir "tehlike" yok!...

- "Azgın liberalizm, içinde 'kamu'nun, 'kamusal'ın adı geçen herşeye savaş açıyor."

- Yok be ağabey, sana öyle geliyor...

- "Avrupa'nın her yanından arkadaşlarımla konuşuyorum, yazışıyorum; söyledikleri, kültürle sanatla ilgili söylencelere konu olan o Avrupa imgesinin artık yavaş yavaş kaybolduğudur."

- Demek ki, oralarda da Özdemir Nutku gibi iftiracılar iktidarda...

- "Sanata, sanat kurumlarına, mekanlarına yapılan saldırı, tüm insani değerlere, insanlığın tüm kazanımlarına, kamusal olana yapılan makro saldırının sadece bir parçasıdır."

- Hollywood, Broadway... gibi değerlere sadırı yok. Hatta tahkimat var...

- "Sanat ve özelde tiyatro günlük hayatımızın içinden sökülüp atılırken, hem de insanlığın sanata en çok ihtiyaç duyduğu, silahsız bırakıldığı bu saatte böylesi bir çöküş yaşanırken, entellektüellerin, sanatçıların, kültür insanlarının yaptığı nedir?"

- Sanırız entelektüel sözcüğüne fazladan bir "l" harfi ekleyerek, "entellektüel" olarak yazmaya çabalamak olsa gerek!...

- "Klavyenin başında kendisi olmayan bir tiyatro üzerine sanal tartışmalar yapıyoruz."

- Bence, yapmıyor/yapamıyorsunuz!... (tıkla: SANSÜRCÜ YENİ DOÇENT SEMİH ÇELENK'TEN YANIT ve DEKAN YARDIMCISI SANSÜRCÜ DOÇENT SEMİH ÇELENK'E CEVAP)

- "Üzerine tartışma yaptığımız meselenin kendisi yok olurken ayağımızın altındaki zemin kayarken biz sanal, zemini olmayan, sadece ve sadece söylem düzeyindeki bir işle uğraşıyoruz."

- Bizce doğru... İtirafta bulunmak iyidir...

- "1996 yılında Gölge Tiyatro'yu çıkartırken, daha çok haber dergisi niteliğinde olan bir Tiyatro Tiyatro ve uzun aralıklarla çıkan Mimesis vardı."

- Tiyatro sanatına da yer veren, bir de MUM vardı...

- "Şimdi bakıyorum da internetin üzerinde 20'yi aşkın basılı olarak ise 10'a yakın dergi var."

- Fena mı?...

- "Ama ülkemizdeki tiyatro etkinliği 11 yıl öncesine göre neredeyse yarı yarıya azalmış durumda."

- Bulunmaz Tiyatro'nun tüm salonları resmi faşizm tarafından mühürlendi, tiyatromuz baskına uğradı, karakol kuruldu, bize ve izleyicilerimize baskı ve işkence yapıldı, sürekli olarak "şüpeli şahıs" (karakoldaki kayıtlarda şüpheli yerine, her nedense "şüpeli" yazılıyordu) muamelesi gördük...

- "Toprağı bol olsun Baudrillard, yaşasaydı daha neler görecekti neler..."

- Biz, her saniye; ihanet, kalleşlik, adam kayırmacılık, iftira... her türden pisliği görüyoruz...

- "Köleleşmek, paralize olmak pahasına sanal demokrasinin ve sanal iktidarın nimetleriyle mutlu olmaya çalışıyoruz."

- O da sanalcıların sorunu...

- "İnternetten örülü 'F' tipi hücrelerimizde, bloglarda, forumlarda, mail gruplarında, web sayfalarında 'kayıkçı kavgası' yapıyoruz."

- Biz, (bu alanda da) siyasal kavga veriyoruz...

- "Kuşkusuz internet büyük bir kolaylık."

- Doğru...

- "Büyük bir iletişim aygıtı ve ansiklopedik bir bilgi kaynağı."

- Çok doğru...

- "Ancak doğası gereği, derinlikli olması mümkün değil."

- Internet canlı birşey değil. Bir araç... Tıpkı uçak gibi, tıpkı araba gibi... (tıkla: KÖRLER KÖRLERİ İZLİYOR!)

- "Hız arttıkça anlam ve derinlik kayboluyor."

- Yok canım!...

- "Bugün tıpkı insanların televizyonu kendi sınırları içerisinde hapsetmeye başladığı gibi, yarın bu açlık bittiğinde, internet üzerinden doyumsuzluklar tatmin edilmeye başlandığında, o da kendi sınırları içine hapsolacak ve bugünkü kadar hayatın her alanına sirayet eden bir 'virüs' olma özelliğini de yitirecek."

- Şimdi de müneccimlik!...

- "Böyle bir zamanın geleceğine inanıyorum."

- Olabilir...

- "Ancak bunun zaman alacağı ve kendiliğinden olmayacağı açıktır."

- O zaman irade kullan!...

- "İşte bu yüzden bu yazının bir teklifi var."

- Buyrun...

- "Gelin, internet üzerindeki tiyatro tartışmalarıyla biraz daha az vakit geçirelim."

- Neden olmasın?!...

- "Gücümüzü, entellektüel (bizce 'entelektüel' - OYUN) enerjimizi ve sanatsal üretkenliğimizi tiyatro yapmak için, birkaç insanı daha tiyatro ile tanıştırmak için kullanalım."

- Olabilir... Coşkun Büktel'in THEOPE adlı oyununu sahneye koyarak işe başlayabiliriz... Bizim tiyatroda olmaz... Çünkü resmi faşizm, tüm salonlarımızı mühürlüyor ve tüm oyunlarımızı yasaklıyor...

- "İnternet ve onun dolayımıyla yapılan tartışmalar, bizi giderek meselenin özünden uzaklaştırmakta ve sanal bir labirentin içine hapsetmektedir."

- Bizim için geçerli değil... Kapitalizm; tüm kişi, kuruluş ve kurumlarıyla saldırıp, ifade olanaklarımızı yok ettikten sonra, elimizdeki tek ifade aracı olan Internet'i bırakmayız...

- "Bu tanımlanmamış bir şizofrenidir."

- En azından bizim için; ne şizofrenidir, ne otofrenidir... Hatta, bu nedenle birçok ilişki oluşturabiliyoruz...

- "Bir felç halidir."

- coskunbuktel.com ve tiyatroyun.com adlı sitelerin yayımlanmasıyla birlikte, diğer tiyatro siteleri tek tek felç olmaya başladı. Bunun ayrımındayız...

- "İnternet üzerinde değil, tiyatro salonlarında, sahnenin ışığında karşılaşmak ve buluşmak dileğiyle..."

- Özdemir Nutku'lu mu, Özdemir Nutku'suz mu?!...

- "Yukarıda belirttiğim nedenlerden ötürü, en azından bir süreliğine, internet üzerinde tiyatro adına yapılan tartışmaları izlememeye, katılmamaya, internette bu yazı dışında yazı yayınlamamaya ve istemeyerek de olsa, bir internet organı olduğu için, hem basılı olarak hem de internet ortamında emeğimin geçtiği www.tiyatroevi.com ile ilişkimi kesmeye karar verdim."

- Coşkun Büktel'e sansür uygulayan bir siteden çekilmek, son derecede doğru bir karar...

- "Bugüne değin yazılarımı paylaşan, okuyan, tartışan, eleştiren, üzerinde fikir açıklayan tüm okurlara, dostlara duyururum."

- Biz de "Özdemir Nutku skandalı" ile ilgili görüşlerinizi duymak isteriz...