28 Mart 2007 Çarşamba

Karanlığa karşı karanlık

TOBAV, DETİS, KÜLTÜR SANAT SEN, TOMED, IŞIK DER, ANKARAM PLATFORMU adlı "örgütler"in imzaladığı bir bildiri var:

"KARANLIĞA KARŞI SANAT"

İktidarı "karanlık" olarak adlandıran ve kendilerini (de) "aydınlık" olarak adlandırma çabası içerisinde bulunan "örgütler", kendi dar çıkarlarının dışında hiçbir beklenti içerisinde değiller...

Ezilen halka, emekçilere hiçbir perspektif sunmayan/sunamayan bu "örgütler", gerçek anlamda iktidardan beslenen ve dolayısıyla "karanlığın diğer yarısı" olan yapılanmalar...

Kaleme aldıkları metni, ilköğretim çocukları hazırlasa, daha sağlıklı bir betimlemede bulunurlardı... Tamamıyla savruk ve işlevsiz bir metin hazırlayan "örgütler", bir araba dolusu söz etmelerine karşın, incir çekirdeğini doldurmayan konularla avunuyorlar ve bizleri de avutabilecekleri kanısına varıyorlar...

Recep Tayyip Erdoğan'ın, sıradan bile olamayacak pespaye bir sözünü alıntılayarak, metin girişi yapan "örgütler", veri olarak kullandıkları şu tümce üzerine görüş oluşturuyorlar:

“Türkiye dünü bilerek yarını kurmak zorundadır."

Başbakan'ın, 23 Mart 2007 Cuma günü, Avrupalı gençlere hitaben yaptığı konuşma içerisine serpiştirdiği, anlamsız ve düzeysiz bir tümce olan yukarıdaki sözleri, ülkemizin nasıl bir insan tarafından yönetildiğini kanıtlasa da, doğurgan bir tümce olmadığından, bildiri hazırlayan "örgütler"in metnini de "ilerletemiyor"...

"Türkiye, az gelişmişlik sürecinden kurtularak, çağdaş uygarlıklar seviyesine çıkmak hatta onları geçmek zorundadır." gibi faşizan bir tümceyle başlayan bildiri, sanırım hiç düşünülmeden kağıda dökülmüş...

Ne demek; "...onları geçmek zorundadır."?...

Atatürk'e yüklenen böyle bir söz, tüm dünyanın gözünde, bizi zor duruma düşürür...

"...çağdaş uygarlıklar seviyesine çıkmak..." bir dereceye dek anlaşılabilir... Ne var ki, "...onları geçmek zorundadır." sözü, tam anlamıyla faşizan bir söz öbeği... Atatürk'ün böyle bir söylem geliştirdiğini sanmıyoruz... Böyle bir söylem geliştirdiyse ve bu belgelenebilirse, Atatürk'ün de faşizan bir tavır sergilediğini tartışmak, sanırız "Atatürk'ü Koruma Kanunu" duvarına toslamamıza neden olmaz!...

Bu ve buna benzer, o denli çok mantık ve yazım yanlışı var ki, büyük bir sabırla okumanız gereken metinden birkaç örnek sunmak yeterli olacak...

Örnekse, bir paragraf olarak "kurgulanmış" şu tümceye bakalım:

"Bunun aksi, kaderci, fanatik tutumların başarı kazanacağı beklentisini yaratır ki. ; bu da yaşadığımız tarihsel dönemin kaosunu yaratmaktan başka hiçbir işe yaramaz."

Ne anlatıyor yada ne anlamamızı istiyorlar?... Ne anlamamızı istediklerini belirtirlerse, güzel hatırlarını kırmamak için, öyle anlamış gibi yaparız!...

Hele şu sözlere bakın:

"Bizler; ülkemizin gelişmiş ülkeler düzeyinde layık olduğu yere ulaşabilmesinde, kültürel gelişmelerin ve bireye yatırımın gerekliliğini savunmak konusunda eğitilmiş kültür insanlarıyız. Bizler, demokrasinin bir kültür rejimi olduğunu bilen, bu rejimin gelişmesi ve sanatın bir yaşam kültürü olması için mücadele verme sorumluluğunu üstlenmiş mesleklerin erbaplarıyız. Eleştiri ve öz eleştiriyi kültür olarak benimsemiş ve benimsetmek sorumluluğunu üstlenmiş demokratlarız."

Tüyleriniz diken diken oldu değil mi?!... Titreyip, kendinize geldiniz değil mi?!...

Laik yerine (Layik), Dünya Tiyatro Günü yerine (Dünya Tiyatrolar Günü), Devlet Tiyatroları'na yerine Devlet Tiyatrolarına... gibi, dolaysız olarak kendilerini, kendi varlıklarını ilgilendiren söz ve kavramları ifade etmekten bile yoksun olan bu "örgütler", içtenlikli davranmıyorlar yada ne istediklerinin ayrımında değiller...

Bunlar; Uyuyan Güzel ile Uyuyan Bakanı bile birbirine karıştırabilirler... Bunlara inanmıyoruz ve bunların:

"Özellikle 27 Mart Dünya Tiyatrolar günü aracılığı ile bu günü oluşturan, Birleşmiş Milletlere, UNESCO ya ve yurtsever vatandaşlarımıza, Türk halkına, üniversitelerimize, bilim ve adalet mekanizmamıza, sivil toplum kuruluşlarımıza önemle ve titizlikle duyurmak istiyoruz. Bizi ve makul tezlerimizi kabul eden, tüm kişi ve kuruluşları yanımızda yer almaya davet ediyoruz."

diye haykıran Mahmutpaşa ağızlarına kanmıyoruz...

Bildirilerini gözden geçirdiğinizde: "KARANLIĞA KARŞI KARANLIK" adının daha çok yakışacağını göreceksiniz!...

Kaynak:
http://www.tiyatrom.com/ankara_platform27.htm