4 Kasım 2007 Pazar

'O'LMAK YADA 'O'LMAMAK

Levent Çağlayan


Geçenlerde yazmış olduğum (GÜNÜMÜZDE YETENEK SINAVLARI) yazım,tiyatrom.com editörü tarafından, imla hatası ve chat dili kullanmam sebebiyle eleştirilmiş; dipnotlarda belirtilen ilgili üniversitenin öğrencilerinin hakaret dolu mailleriyle karşılaşmıştım.Buna binaen hem yazdığım yazı itibariyle, hem konumum itibariyle, yazımın biçimsizliği ve akışsızlığının bilincinde olup, karşılaştığım ve karşılaşacağım bu tür haksızlara karşı, hiçbir mailin, hakaret dolu sözlerin beni yıldıramayacağını ‘sanatçı’ adaylığı bir yana, toplumun bireyi olarak, her zaman bilinçli ve onurlu bir şekilde var olan haksızlıklara karşı kifayetsiz kalmayacağımı belirtmek isterim.

O yazıyı yazmamda en büyük etken olan arkadaşımla, hiçbir kişisel derdim olmadığı gibi, aynı şehri paylaştığım arkadaşın okulu kazanması, beni sevindirmekle birlikte onurlandırmıştır da.

Fakat benim bunları hissediyor olmam, karakterimden ve sanata olan inancımdan vazgeçtiğim anlamına gelmemektedir, gelemez de! İlk kez bir site ile paylaştığım o yazı, ateşli ve buram buram sanat kokan bir gencin, anlık acemiliyle yazılmış ve sonunda gereken dersimi almışımdır. Ama öyle bir konu var ki, aldığım birkaç mailde, geleceğin çok kötü sonuçlar vereceği, bu tür haksızlara karşı bazı arkadaşların görüp de, gelecek sınav prosedürlerinin zedelenmemesi adına, hiçbir şey söylememeleri, sistemin ne kadar acımasız ve bir o kadar da korkutucu olduğunu gösteriyor bizlere.

Artık kolay kolay birinin elinde kanıtsal bir belge olmadan (ki bunun mümkünü çok az) dert yanmaları, gördükleri olayı toplumun sorunu görüp, site ile paylaşmaları, kurumu suçlamaktan gözaltına alınma ihtimallerde olduğundan, toplumun görünen ve görünmez haline gelen bu sorunu, pek tartışılamıyor ne yazık ki!

Böyle bir sorunu paylaştıktan sonra, yalnızca anlattıklarımdan çok, yazdığım yazının cümle uyumsuzlukları eleştirildi, bir yazının biçimsizliği pekâlâ düzeltilebilirdi. Peki Coşkun Irmak’a mail atan ve bütün sınavları kaybeden, çareyi estetik ameliyat olmakta arayan arkadaşımın, jüri tarafından ‘sen çok yeteneklisin’ sözlerinin söyleyip de, alınmayan arkadaşımın sorunu çözülebilir miydi?


Coşkun Irmak’a gelen mail:

10 Ekim 2007, Çarşamba günü saat 18.41’de, email kutuma M. tarafından gönderilen, ‘hocam kazanamadım” konulu şu mail düştü:
“Hocm merhabalar sizi yine rahatsiz ediyorum
ama.bi kac sey danismak istedim.hocam ben konservatuar sinavlarinin hic birini kazanamadim. Tabi ben hala kendi yetenegime cok guveniyorum. Ki bunu juri uyeleri de onaylıyor ve okullarında okuyan 4.sınıf ogrencilerinden daha iyi oldugumu dahi kabul ediyor.Fakat benim cene problemimden dolayi beni alamyicaklarini soyluyorlar.Madem oyle dedim gittim arastirdim bir doktor buldum gata tıp fakultesinde bu ameliyatı gerceklestirebilecegini soyledi.Pazartesi ameliyata giriyorum.Bende artık dierleri gibi normal olucam(!) yalnız hocam canımı sıkan durum su.Ben onlarin ogrencilerinden ki kazanalarin yüzde 90 nı
tanıyorum onlarda beni tanıyor ve hepsi onlardan iyi oldugumu kabul ediyor ve bu kazananlar bir ay dogru duzgun calismadilar ben iki yıldır gece gunduz demeden calisiyorum ve uzerine iki ameliyat geciricem oyle o okula giricem.Yani hocam bu bedel o hocalar icin deger mi?bu benim cok agrima gidiyor.Ya seneye cenem duzelmis bir vaziyette gittigimde biz estetik degil dogal guzellik arıyoruz deyip beni geri cevirirlerse hic sasmam ama o zaman ne yaparim bilmiyorum ona katlanabilirmiyim bilmiyorum.Hocam bunlari sizinle paylasiyorum niye bilmiyorum belkide yenilmenin verdigi sey uzerine basit bir oyuncunun ego tatmini bilmiyorum.bunu lütfen ukalalık olarak algılamayın ama.Söyle örnekliyim yedi oktav sesi olan bir adami sırf cirkin diye sarkıcı yapmıyorlarsa o adama ne onerirdiniz.Okudugunuz icin tesekur ederim belki yine cok sacmaladim ama icim cok fena aciyor hocam cunku emegimin karsiligini vermiyorlar.”



Anlattığım ya da anlatmaya çalıştığım böyle bir sorunda, desteklerini benden esirgemeyen yazar ve eleştirmenlere teşekkürlerimi bir borç bilirim. Hakaret ve ahlak dersi veren Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi arkadaşlarıma da, okul hayatlarında başarılar dileyerek, kimliğimde her ne kadar ‘sanatçı’ ya da ‘sanatçı adayı’ yazmasa da, yüreğimde insanları aşağılamayan ve olduğu yerden hiçbir an utanç duymayan, toplumun bir bireyi olarak, bu tür olayların 'sanatçı adaylığı’nı var etmese bile, hiçbir an bilinçsiz kalmayacağımı, bir kez daha belirtmek isterim.